Wednesday, December 14, 2005

BULLETIN No.18

Breaking The Assassins (The Washington Post)
By David Ignatius, Page A29, December 14, 2005
This is the time of the assassins in the Arab world. On Monday they killed a brave Lebanese journalist who dared to tell the truth about Syria.......
Editorial Get serious on Syria
Syria critic's murder plunges Lebanon into crisis
Political leaders call for a demonstration in Beirut today in protest at the murder of a leading journalist.
Smeared with blood Lebanon and Syria: Lebanon is a small country, but its politics are fiendishly complicated and easily open to exploitation by powerful neighbours.
Le Monde Diplomatique Syria: a concerted offensive by Alain Gresh
From Detlev Mehlis, a final warning
Tueni's murder polarizes Lebanon Shiite ministers walked out of government, protesting a UN probe of a year-long assassination campaign. Syrians edgy over UN report
IHT The return of the neocons H.D.S. GREENWAY Things have gone so badly in Iraq that one hopes that further regime change in Syria won't gain any traction.
Defeat them with the truth
Syrians fearful of becoming next Iraq
Lebanese Tremors, Syrian Earthquake?
US wants UN to increase pressure on Syria
Forbes - USAWASHINGTON (AFX) - The White House said that the UN Security Council should 'increase the pressure' on Syria after a report implicated high-ranking Syrian ...
U.N. Is Urged to Expand Hariri Probe (The Washington Post)
By Colum Lynch, Page A24, December 14, 2005UNITED NATIONS, Dec. 13 -- The United States, France and Britain introduced a resolution on Tuesday to expand a U.N. probe into the assassination......
Syria denies charge of slow cooperation
Reuters - USADAMASCUS (Reuters) - Syria on Tuesday rebuffed assertions by a UN inquiry into the killing of a former Lebanese Prime Minister Rafik al-Hariri of slow ...
U.N. Considers Expansion of Hariri Probe (washingtonpost.com)
By NICK WADHAMS, December 13, 2005UNITED NATIONS -- Syria still is not fully cooperating with a probe into the assassination of Lebanon's former prime minister, and investigators......
Jerusalem Post IDF: Syrian army spread too thin to threaten Israel
Syrians are cracking down on Jihadists according to a Syrian Official
Syria Comment

[CİBRAN TÜVEYNİ SUİKASTI] Lübnan hızla iç savaşa kayarken...
PROF. DR. MUHAMMED NUREDDİN - Zaman

Milletvekili Cibran Tüveyni suikastıyla birlikte Lübnan meselesi, 1 yıl 4 ayı aşkın süredir gergin sürecini devam ettiriyor.

Suikast eyleminin ayrıntılı yönlerine ve Tuveyni’nin Suriye karşıtı tutumlarına girmek, Lübnan’da olan biteni anlamaya destek olmayacaktır kesinlikle. Zira Lübnan, Ortadoğu’daki ileri gelen Batılı uzmanların dahi anlamasına direnen özelliklerin ve çıkmazların ülkesidir. Lübnan ancak genel tarihi süreci çerçevesinde, dış güçler (İsrail ve Batı) ile Arap bölgesi güçleri arasında tartışmalı ve karışık konumuyla anlaşılabilir. Bu bağlamda aşağıdaki noktaları hatırlatmakta fayda var:

Lübnan’daki kanlı ve gergin süreç, Eylül 2004 başında Güvenlik Konseyi’nin 1559 sayılı kararıyla başladı. Bu önemli karar şu taleplerde bulundu: a) Suriye güçlerinin Lübnan’dan çekilmesi, b) Lübnan mülteci kamplarındaki Filistinlilerin silahlarının alınması, c) Hizbullah’ın silahının alınması.

Suikast serisi bu uluslararası karar sonrası baş gösterdi. En belirgin durağı ise 14 Şubat 2005’teki Lübnan eski Başbakanı Refik Hariri suikastıydı. Bunu, sonuncusu milletvekili Cibran Tüveyni olmak üzere birçok isme yönelik suikastlar izledi.

Geçen bahardan itibaren Detlev Mehlis başkanlığında Hariri suikastı uluslararası soruşturma komisyonu belirdi ve komisyon, Lübnan-Suriye siyasi ve güvenlik sahnesinde temel etken haline geldi.

Hiç şüphesiz Lübnan’ın bir küsur yıldır içinden geçtiği şartlar, olağandışı ve tehlikeli. Tarihî olarak Lübnan’ın kimliği, Lübnan’ın Arap bölgesinin mi; yoksa Batılı politikaların mı parçası olduğu konulu çekişmeyle bağlantılı. Şu an ise Irak’taki Amerikan işgali ve George Bush yönetiminin tahrik ettiği mezhepçi fitnelerle ilişkili. Ayrıca Arapları zayıflatmayı sürdüren İsrail eğilimiyle de ilintili. Özellikle de Lübnan, Hizbullah’ın gücü kanalıyla İsrail’i 2000 Mayıs’ında yenilgiye uğratmışken.

Üçlü kıskacın perde arkası...

Lübnan Devlet Başkanı Emil Lahud’un 2004 Ağustos’u sonunda görev süresi uzatılmadan önce Başkan Bush, Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac’ın kendisiyle 2004 Haziran’ında -yani Lahud’un görev süresinin uzatılmasından iki ay önce- Suriye ve Hizbullah’a karşı Güvenlik Konseyi’nde karar çıkarılması ve işbirliği konusunu ele aldığını itiraf etti. Chirac’ın eğilimi Washington ve İsrail çıkarlarıyla buluşmuştu. Burada Fransa, Irak’taki Amerikan işgaline sessiz kalması karşılığı Lübnan’da kaybolan nüfuzunu tekrar kazanmak istiyor ve o vakit uluslararası karar, Hizbullah’ın silahından kurtulma yönündeki müzmin İsrail talebini hayata geçiriyordu. Kesişen bu çıkarlar, Suriye’ye yönelik baskılar noktasında buluştu ve Türkiye, Beşar Esad ve Recep Tayyip Erdoğan döneminde Ankara-Şam ilişkilerindeki tarih’i iyileşmeye rağmen Suriye’yi ablukaya alma amaçlı Amerikan baskılarından kurtaramadı kendisini.

Amerikan-Fransız-İsrail üçgeni, Suriye’yi ve Lübnan’daki müttefiklerini zora sokmak için uluslararası soruşturma komisyonunu kullandılar. Cibran Tüveyni ve öncesindeki George Havi, Semir Kasir ve Refik Hariri suikastları Lübnan’ın kimliğini değiştirme çalışmasındaki duraklardan ibaret. Onları kimlerin öldürdüğü önemli değil ve henüz bu suikastları kimlerin gerçekleştirdiği kesin değil. Fakat olayların akışı, Suriye’nin velayetinin ABD-Fransa ve arkalarında İsrail’in velayetiyle değiştirme amaçlı çabalara işaret ediyor. Batı’nın, Lübnan yaşamının ayrıntılarındaki siyasi ve güvenlik müdahalesi skandal dereceye ulaştı. Suriye ile sınırın çizilmesi ve Filistinlilerin silahının alınması gibi yirmi yıllık hassas konular kaşındı. Hedef ise iç fitneyi patlatmaktan başka bir şey değil. Lübnan küçük bir ülke ve Suriye güçlerinin çekilmesinden bu yana güvenlik sahasında savunmasız hale geldi. Bütün ülkelerin istihbaratları tam bir özgürlükle cirit atıyor. Bu yüzden Lübnan şu an kapsamlı güvenlik kaosu içinde yer alıyor. Bu ise Washington’un Ortadoğu bölgesinde genelleşmesi için çalıştığı ‘kurulu kaosu’ hatırlatıyor. Sıranın şimdi Lübnan’a geldiği açık.

Silahsız iç savaş!

Lübnan’da şu an yaşanan, silahsız ‘sivil iç savaş’. Lübnan’da herkes silahlanıyor. Meydana gelen her suikast, böyle bir savaşın patlak vermesini hızlandırıyor. Patlak vermesi durumunda ‘Lübnan iç savaşından kim istifade eder?’ sorusuna verilecek cevap, Lübnan’ın tahrip edilmesini ve yıkımını isteyen güçlerin belirlenmesinde bize yardımcı olacaktır. Soruya verilecek cevap imkansız değil. İslam dünyasının (tıpkı Irak’ta olduğu gibi Sünni-Şii, Kürt-Arap) mezhep ve etnik kütlelere ayrılması çerçevesinde Cibran Tüveyni ve öncesindeki suikastlardan en fazla kârlı çıkanın İsrail ve ABD olduğu tereddütsüz ifade edilebilir. Lübnan siyasi, güvenlik, ekonomi, hukuki ve kültürel bütün alanlarda Batı velayeti altına girme yönünde ilerliyor. Dahası Lübnan hükümeti hükümet içindeki çoğunluk ve azınlık mantığıyla kararlar alıyor. Bu durum, tamamı azınlık gruplardan oluşan ve hayati kararlarını uzlaşı ilkesiyle hükme bağlayan Lübnan toplumunun özelliğiyle çelişmekte. Çoğunluk ve azınlık mantığıyla hareket etmek, Lübnan’ı ABD, Fransa ve İsrail’e teslim eder. Bu ise Lübnan’ın bağımsızlığı ve istikrarı için en büyük tehlikedir. Lübnan bu yüzden büyük bir patlamaya doğru gidiyor ve bu sürecin durdurulması için bir mucizeye muhtaç. Lübnan ve bölgedeki istikrarın tek yolu, Batı’nın Müslümanlara, kültürlerine ve kimliklerine yönelik saldırılarını tamamlamasının önüne geçilmesi. Bu ise Arapların, İranlıların, Türklerin ve bütün İslam dünyasının sorumluluğudur. Yoksa sıra ülke ülke herkesi bekliyor.

REUTERS: "BM GÜVENLİK KONSEYİ LÜBNAN'DAKİ ÖLÜM OLAYLARI İLE
İLGİLİ HAREKETE GEÇME KONUSUNU DEĞERLENDİRİYOR"

WASHINGTON, 13/12(REUTERS)(BYE)--- 15 ülkeden oluşan
BM Güvenlik Konseyi'nin gündeminde, Suriyeli yetkilileri
Lübnan Başbakanı Refik Hariri suikastiyle ilgili
araştırmaları engellemekle suçlayan bir Birleşmiş Milletler
soruşturması var.
Konsey öncelikle Hariri'ye düzenlenen suikastı
soruşturan Birleşmiş Milletler Komisyonu Başkanı Detlev
Mehlis'in sunumunu dinledi. Mehlis dün teslim ettiği
raporunda, 14 Şubat'ta Beyrut'ta Hariri'yle birlikte 22
kişinin daha ölmesine neden olan bombalı suikastin arkasında
Suriye'nin olduğuna dair delilleri olduğunu belirtti.
Bununla beraber konseyin bu hafta, Lübnan ve araştırmadan
ayrılacak olan Mehlis'in talebi üzerine, Hariri'nin ölümüyle
ilgili soruşturmayı altı ay daha uzatması bekleniyor.
Fransa da dün soruşturmanın, içlerinde gazete sahibi
ve milletvekili Cebran Tueni'nin de bulunduğu birçok kişinin
hayatını kaybetmesine neden olan Lübnan'daki diğer
suikastlerle ilgili olarak genişletilmesini istedi.
Fransa'nın BM Büyükelçisi Jean Marc de la Sabliere
konuya ilişkin açıklamasında, "Eğer Lübnan hükümetinden bir
istek gelirse, heyetim de bunu destekleyecektir. Konseyin
bu konuda aynı yönde hareket etmesi için elimizden geleni
yapacağız" dedi.
Fakat konseyin karşı karşıya kaldığı en tartışmalı konu,
31 Ocak'ta kabul edilen ve Suriye'nin Mehlis'in ekibine
destek olmadığı takdirde Suriye'ye "daha ileri düzeyde tedbir
alınacağı" yönünde göz dağı verilen bir karar. Bu karar
yaptırımla sonuçlanabilir.
Sabliere ve Amerika Büyükelçisi John Bolton dün
yaptıkları açıklamalarda, bazı ilerlemelere rağmen, Şam'ın
henüz konseyin isteklerini karşılamadığını ifade ettiler.
Cezayir'in Birleşmiş Milletler Büyükelçisi Abdallah
Baali'nin yavaş bir başlangıçla beraber Suriye'nin desteğinin
arttığını söylemesinin ardından konseyin içinde ayrılıkların
oluşması bekleniyor. Rusya ve Çin de genellikle genellikle
yaptırımlara karşı çıkıyor.
Konsey toplantısına başkanlık eden İngiliz Büyükelçisi
Emry Jones Parry daha sonra yaptığı açıklamada henüz
yaptırımlardan yana olup olmadıklarını söylemek için
çok erken olduğunu söyledi.
Ekim ayı içinde Mehlis'in ekibi, Hariri suikastinin
arkasında Suriye istihbarat örgütünün ve örgütün Lübnanlı
destekçilerinin olduğunu kaydetmişti. Mehlis'in bu
açıklamasından beri yaptığı incelemeler de bu yöndeki
bulgularını doğruluyor.
Mehlis ise bunu raporunda; "Elde edilen bulgular,
Lübnan ve Suriye istihbarat örgütlerini, Hariri'yi öldürmeyi
amaçlayan örgütlü operasyonun faillerini, destekçilerini ve örgütleyicilerini doğrudan gösteriyor" şeklinde ifade etti.

AP: "IRAKLI ŞİİLER KUZEYDEKİ KÜRT ÖZERKLİĞİNE
GİDEREK DAHA FAZLA GIPTAYLA BAKIYOR"

NASIRİYE(IRAK), 13/12(AP)(BYE)--- Elena Becatoros
bildiriyor:

Irak'ın petrol zengini güneyindeki Şii bölgeleri,
kurulacak yeni Irak'ta söz konusu bölgedeki zengin kaynakları
denetimleri altına almak ve kuzeyde Kürtlerin 14 yıldır
sürdürdükleri özerkliğin bir benzerini burada kurmak
istiyorlar.
Ne var ki böyle bir olasılık ülkede artık azınlıkta
kalan Sünnileri endişelendiriyor; merkezi sistemin
zayıflayacağı bir Irak'ta Kürtlerin ve Şiilerin ülkenin
iki ana petrol merkezini ele geçirmelerinden korkuyor.
Birçok Sünni Arap Şiilerin ve Kürtlerin daha geniş
bir özerklik sağlamak amacıyla yeni anayasada yer verilmesi
için bastırdığı düzenlemelerin geri alınmasını talep ediyor.
Perşembe günü seçilecek yeni parlamento, anayasa
değişikliklerini dört ay içerisinde görüşecek ve bunları
referanduma sunacak.
ABD'nin Irak Büyükelçisi Zalmay Halilzad gazetecilere
konuya ilişkin şu açıklamada bulundu: "Güneyde Kürdistan'ı
taklit etmeye, orada geçerli olan hakları talep etmeye
niyetli güçlü bir siyasi hareket mevcut. Seçimlerden çıkacak
yeni parlamentonun başetmesi gerekecek meselelerden biri de
bu olacak."
Halilzad, Kürt bölgesine ilişkin olarak ise, "Ekonomik
açıdan Kürdistan'da birçok olumlu gelişme söz konusu.
Kürdistan'ın deneyimlerinden çıkarılacak dersler var. Ama
bu bölgenin gelişmesi için uzun bir zamana ihtiyaç var.
Doğru politikalar benimsemeliler" dedi.

AFP: "LÜBNAN, SALDIRILAR KONUSUNDAKİ SORUŞTURMADA BM'NİN
YARDIMINI İSTİYOR... EMEL VE HİZBULLAH HÜKÜMETE
KATILMAYI ASKIYA ALDILAR"

BEYRUT, 13/12(AFP)(BYE)--- Enformasyon Bakanı Gazi Aridi
yaptığı açıklamada, Lübnan hükümetinin, Ekim 2004'ten bu yana
Suriye karşıtı Lübnanlı şahsiyetlere karşı bir dizi saldırı
ya da saldırı girişimi konusundaki soruşturmada BM'nin
yardımını isteme kararı aldığını bildirdi.
Cibran Tueni'nin öldürülmesinin ardından yapılan ve
yaklaşık dört saat süren bakanlar kurulunun olağanüstü
toplantısı sonunda basına açıklamada bulunan Aridi, "Hükümet,
BM Güvenlik Konseyi'nden, 1595 sayılı karara göre kurulan
soruşturma komisyonunun görevini genişletmesini veya ülkeyi
vuran bir dizi terörist cinayetler konusundaki soruşturmada
Lübnanlı yetkililere yardım etmek için bağımsız bir komisyon
kurulmasını talep edecek" dedi.
Aridi ayrıca hükümetinin, BM Güvenlik Konseyi'nden,
Refik Hariri'nin öldürülmesi olayında Lübnan'da ya da ülke
dışında uluslararası nitelikte bir mahkeme kurulması kararı
almasını istemek niyetinde olduğunu da sözlerine ekledi.
Bu arada, Şii Emel-Hizbullah koalisyonunun bakanları,
Refik Hariri suikastinin sorumlularını yargılamak için
uluslararası bir mahkemeden yana tavır takınan Lübnan
hükümetine "katılımlarını askıya aldılar."
Hizbullah mensubu Enerji Bakanı Muhammed Fneich, "Eski
Başbakan Refik Hariri'nin öldürülmesi olayında uluslararası
bir mahkeme kurulması lehinde oy verilmesinden sonra
yönetimlerimizle istişarelerde bulunmak için hükümete
katılmayı askıya alıyoruz" dedi.
Lübnan hükümeti ayrıca, bir yıldan bu yana Lübnan'da
Suriye karşıtı şahsiyetlerin öldürülmesi konusunda
uluslararası bir soruşturma lehinde de karar aldı.
Hükümet kaynaklarına göre, Hizbullah'ın iki bakanı
ile Emel'in üç bakanı oylamaya katılmadı.

No comments: