Monday, March 22, 2004

Violence may Rise in the Middle East: Killing of Hamas's Spiritual Leader Yassin

Killing of Hamas's spiritual leader Sheikh Ahmed Yassin connotes the questions as what would the Israeli administration aim through this attack and why it organized such an action, which would push it into a legitimacy crisis in the international community.

Representing the radical wing in Israel, the ruling Sharon administration's method of its fighting against the "Palestine conflict", is dominated with the idea of fathering any kind of violent action on legal grounds and responding to violence with violence. Accordingly, violence can only be halted by violence. Therefore, the recent activity against Yassin should be assessed under these operations realized in the scope of overcoming resistance. So, what kind of an affect would this operation possess in terms of overcoming this resistance or what have Israel targeted? Many interpreters defined Sheikh Yassin as the person determining the entire strategy of the organization. Hence, killing of Yassin would have a negative affect on Hamas's long-term success and activity. In addition, Israel has realized this operation knowing the possible effect to come out in the organization. We can say that through this action, Israel aimed to create a fight for power within Hamas. However, the initial developments showed that Israel failed to reach its aim for the time being and through Halit Meshal becoming Hamas leader and by the announcement of Abdel Aziz Rantisi, a hardliner who rejects all compromise with Israel, as new leader in Gaza, the possible crisis was overcome.

Besides the long-term benefits for Israel, this action also has the potential of giving birth to many problems in Israel and in the countries having close relation with her. The perception as this operation was realized under the US's cognizance and approval may leave the US face to face with paying the cost of this assassination. Shiite disturbance from Yassin's killing, especially in terms of Iraq, has the potential to increase the attacks against the US. On the other hand, the incident may urge a Sunni and al-Qaida network resistance in the country. In addition, the realization of this operation at the time of the "Greater Middle East" project and its rejection by the Arab countries would feed anti-Americanism feelings in the region. Moreover, this action will legitimize actions of Syria and Iran, who possess the anti-Americanism expression inside. In terms of al-Qaida, international activities may be realized against Jewish targets. All the countries other than the US have condemned the assassination.

Despite all the negative affects, it's possible to say that Israel will be advantageous in terms of overcoming the resistance. Even if the terrorist activities or the suicide attacks increase in Israel in short-term, Hamas, representing the radical wing in Palestinian resistance, may loose strength. In addition, the international reaction and legality crisis engenders serious results as Israel counters with such an event and gains no concrete development. The reactions against Israel will remain at the speech level. Israel continues implementing harsh politics in order to reach as solution by taking advantages from the new regional environment emerged in favour of Israel in the post-war period.

Monday, March 15, 2004

Suriye’de Kürt Ayaklanması Nasıl Ortaya Çıktı: Olasılıklar ve Gerekçeleri

Suriye, Irak Savaşı öncesinde ABD müdahalesine karşı çıkan ülkelerin başında geliyordu. Diğer birçok nedenin yanı sıra Irak’ın parçalanarak kuzeyinde bir Kürt yapılanmasının ortaya çıkma ihtimali de Suriye’nin ABD müdahalesine muhalefet etmesinin önemli nedenlerinden birini oluşturuyordu. Özellikle Beşar Esad’ın tarihi Türkiye ziyareti sırasında açıkça su yüzüne çıkan bu kaygılar “Kuzey Irak’ta bir Kürt yapılanmasının ortaya çıkmasının kırmızı çizgileri olduğunu”nun ifade edilmesiyle iyice belirginleşiyordu. Gelinen aşamada geçen günler içerisinde Suriye’nin Kamışlı ilçesinde bir futbol maçı sonrasında başlayan olayların bir Kürt ayaklanmasına dönüşmesi Suriye’nin kaygılarını haklı çıkarır niteliktedir.

Yaklaşık on sekiz milyona nüfusa sahip olan Suriye’de Kürtlerin nüfusu yaklaşık bir milyon yedi yüz bin civarındadır. Suriyeli Kürtlerin ülkedeki konumlarına bakıldığında ise bu nüfusun iki yüz bin kadarının 1963’ten bu yana vatandaşlık hakkına dahi sahip olmadığı ve ülkede yabancı konumunda bulundukları, oy verme, kamuda çalışma ve kendi işlerini kurma haklarının dahi bulunmadığı görülmektedir. Dolayısıyla Irak Savaşı öncesinde genel olarak Suriyeli Kürtlerin taleplerine bakıldığında esas önemli konunun kimliklerinin, kültürlerinin tanınması ve bazı hakların kazanılması çerçevesinde ortaya çıktığı görülüyordu. Ancak bu taleplere rağmen Suriye’de yönetimi tehdit eden ciddi bir Kürt hareketinden söz etmek de mümkün değildi. Suriye yönetimi ülkede var olan Kürt partilere, resmi olarak olmasa da, göz yummaktaydı. Suriye’de son olarak yaşanan Kürt ayaklanması ise çok daha farklı bir ortam içerisinde ve daha farklı taleplerle ortaya çıkmıştır. Irak Savaşı sonrasında Kuzey Irak’ta Kürt grupların etkinlik sağlaması ve son olarak da Irak Geçici Anayasası’nın da imzalanması sonrasında özerklik statüsünü de kazanmalarıyla beraber Suriyeli Kürtlerin de bir anlamda coşkuya kapılarak, cesaretlenerek yeni bölgesel koşullardan etkilendiklerini söyleyebiliriz. Iraklı Kürtlerin konumunun güçlenmesi Suriyeli Kürtlere de uygun bir ortam yaratmıştır. Suriyeli Kürtler arasında dışardan etkiye açık bir ortamın oluştuğu gerçektir. Ancak son olaylar sadece bu coşkunun kendiliğinden ortaya çıkan bir sonucu mı yoksa bu uygun ortamdan faydalanmak isteyen kesimlerin kışkırtmaları sonucu mu ortaya çıkmış bir gelişme olduğu en azından şimdilik bilinmemektedir.

Suriye’deki Kürt ayaklanmasını eğer dış etkiden bağımsız, mevcut koşulların bir sonucu olarak düşünürsek, Suriyeli Kürtlerin Kuzey Irak’taki gelişmelerden etkilenerek coşkularını toplu bir halde bulundukları sırada toplumsal bir harekete dönüştürdüklerini söyleyebiliriz. Ancak eğer Suriyeli Kürtler arasında ortaya çıkan etkiye açık ortamın dış etkenler tarafından kışkırtıldığını düşünecek olursak o zaman da karşımıza iki olasılık çıkmaktadır.

Kürt Ayaklanmasında K. Iraklı Kürtler ve ABD Etkisi

Eğer ayaklanmanın arkasında bir dış etki varsa bu doğrultuda akla ilk gelen olasılık Kuzey Iraklı Kürt gruplar aracılığıyla ABD olduğudur. Suriye’deki olaylar sırasında göstericilerin ABD lehinde “Bush için hayatımızı feda ederiz” şeklinde sloganlar atmaları da olaylarda ABD boyutunu gündeme getirmiştir. Olayların arkasında ABD olduğuna ilişkin iddialar özellikle üst düzey Suriyeli askerler tarafından da gündeme getirilmiştir. Eğer bu olasılık doğru ise ABD’nin, Irak’tan sonra hedef tahtasında olan ve bölgede en zayıf halka konumundaki Suriye’ye karşı harekete geçtiğini söyleyebiliriz. Olayların, ABD yönetiminin Suriye’ye yeni yaptırımlar planlandığına ilişkin haberlerin çıktığı zamanla paralel olarak ortaya çıkmış olması da bu olasılığı güçlendiren bir diğer gelişmedir. ABD dışardan uyguladığı diplomatik ve ekonomik baskının yanı sıra böyle bir girişimde bulunarak Suriye’yi istikrarının ve bütünlüğünün devamı tehdidiyle karşı karşıya bırakmayı amaçlıyor olabilir. Bu da ABD’ye Suriye’den talep edilen İsrail’in güvenliği bağlamındaki talepleri yerine getirmesi açısından bir koz sağlayacaktır. Bu şekilde Suriye’ye bir ihtar göndererek ülkenin istikrarı üzerinde etkisi olduğu mesajını vermek istemiş olabilir. Bu mesajla elde ettiği güç sayesinde de hem İsrail’e yönelik politikaları (teröre verilen destek, kitle imha silahları konusundaki çalışmaları, Lübnan’daki askeri varlığı) hem de Irak’ın istikrarı bağlamında uyguladığı ABD’yi rahatsız eden politikalarından vazgeçirmeyi amaçlıyor olabilir. Eğer gerçekten ABD etkisi var ise bunu da muhtemelen Iraklı Kürt gruplar, özellikle de Suriyeli Kürt gruplarla daha yakın ilişkisi olan Talabani, aracılığıyla gerçekleştirmiş olması muhtemeldir. Bu olasılığı destekler nitelikte Talabani’nin etkisi olduğu yönünde bazı haberler basın organlarında yer almıştır.

Olayların ABD’yle bağlantılı bir diğer boyutu da “Büyük Orta Doğu” projesiyle bağlantılıdır. “Büyük Orta Doğu” projesiyle beraber Orta Doğu’nun demokratikleştirilmesi olgusunun gündeme gelmesi bölgedeki azınlıklar açısından da yeni fırsatlar yaratmış gözükmektedir. Bu projeyle birlikte bölgede yeni azınlık hareketlerinin ortaya çıkması da beklenebilir. Kürt medyasında Suriye’deki Kürt ayaklanmasına ilişkin olarak verilen haberlerde “Orta Doğu’nun demokratikleştirilmesi Orta Doğu halklarının özgürleştirilmesidir” şeklinde yorumlarda bulunulması bu görüş doğrultusunda Kürt grupların bakışını yansıtmaktadır.

Kürt Ayaklanmasının Arkasında Suriye İstihbaratı

Çok fazla gündeme gelmemekle ve dile getirilmemekle beraber bir diğer olasılık da olayların arkasında bizzat Suriye istihbaratının olabileceğidir. Bu doğrultudaki iddialar sadece Kuzey Iraklı Kürt medyasında yer almış ve Suriye istihbaratının mevcut uygun ortamdan faydalanarak Kürtleri kışkırttığı iddia edilmiştir. İlk bakışta uzak bir ihtimal olduğu düşünülen ve neden böyle bir girişimde bulunulacağı anlaşılamasa da üzerinde düşünülünce bu olasılığın da göz ardı edilmemesi gerekliliği ortaya çıkmaktadır.

Eğer bu iddia doğru ise Suriye yönetimi kendi ülkesinde böyle bir huzursuzluğun çıkarılmasından ne gibi beklentiler içinde olabilir sorusu akla gelmektedir.

- Suriye yönetimi Kuzey Irak’taki gelişmelerden sonra ilerde çok daha etkin ve yıkıcı etkilerle ortaya çıkması muhtemel bir Kürt hareketine önceden tedbir almak amacıyla hareket henüz tam olarak tehlikeli boyutlara ulaşmadan hareketi kışkırtarak daha az tehlike boyutuna sahip olduğu bir ortamda bu hareketle mücadele etmek istemiş olabilir. Ayrıca böyle bir durum Suriye yönetimine Kürtler üzerine gitmek, ilerde güçlenme ihtimali olan hareketi bir anlamda ezmek için fırsat yaratacaktır.

- İkinci neden, bu olaylar Suriye’ye Kuzey Iraklı grupların Suriye’nin içişlerine karıştığı yönünde bir söylemle Suriyeli Kürtlerle Kuzey Iraklı Kürt gruplar arasındaki bağı koparmak için uygun bir ortam sağlayacaktır.

- Suriye özellikle Irak Savaşı sonrasında değişim yönünde ciddi bir baskı altındadır. ABD ve Avrupa Birliği’nin uyguladığı baskı yanında ülke içinde de “aydınlar” olarak adlandırılan kesimin siyasal ve ekonomik reform talepleriyle karşı karşıyadır. Rejimin ve mevcut yapının devamı açısından tehdit oluşturan reform sürecinin gündeme gelmesi Suriye yönetimini kaygılandırmaktadır. Özellikle siyasal reformdan çekinen Suriye, Kürt ayaklanmasıyla beraber gündemi reform tartışmalarından Kürt meselesine çevirmeyi amaçlamış olabilir. Ayrıca bu olayla beraber yönetim içerdeki reformcu kesimler üzerine gitmek ve taleplerini bastırmak için uygun bir ortam elde etmiştir. Çünkü ülke güvenlik ve istikrar sorunuyla karşı karşıyadır. Aynen İsrail’le halen süren sorunların iç politikada Suriye yönetimine sağladığı hareket alanı gibi bu olaylar da iç talepleri bastırma yönünde fırsat sağlayacaktır.

- Bir diğer neden, iç politikada rejimin düşünsel temellerini de oluşturan Arap milliyetçiliğini körükleme ihtiyacı olabilir. Bunun yanında olayın arkasında ABD ve İsrail olduğu yönünde bir söylemle hem meşruiyet temelini güçlendirme hem de Anti-Amerikanizm duygularını beslemeyi amaçlamış olabilir.

Bütün bu gerekçeleri düşündüğümüzde olayın arkasında Suriye istihbaratının da olabileceği olasılığı ciddi şekilde gündeme gelmektedir. Olaylardan sonra özellikle Kuzey Irak Kürt medyasında çıkan bazı haberler de bu olasılığı destekler niteliktedir. Buna göre olayların başlangıcını teşkil eden futbol maçı sırasında Suriyeli güvenlik birimleri Arap taraftarlara karşı hiçbir girişimde bulunmamış bir anlamda müsamaha göstermiştir. Bir diğer haberde yer alan iddia da bizzat Suriye istihbaratının otobüsler dolusu Baasçı Arap’ı maça yolladığı yönündedir.

Her ne kadar ayaklanmanın arkasında Suriye istihbaratı olduğu iddiasının gerçekliği zayıf olsa da, bu olasılığın tartışılması ayaklanmanın önümüzdeki dönemde doğuracağı sonuç olasılıklarının saptanması için faydalıdır. Bu iddiadan yola çıkarak yapılan, Suriye’nin Kürt hareketi üzerine gideceği ve daha rahat hareket edeceği, Kuzey Iraklı Kürtlerle bağlarını koparma açısından fırsat sağlayacağı yönündeki değerlendirmelere olanak yaratmaktadır. Olayın çıkışının arkasında kim olursa olsun, ayaklanmanın bu sonuçları doğurması muhtemeldir.