Türkiye ile Suriye Kara Kuvvetleri arasında, sınır bölgesinde üç gün sürecek, “sınır birlikleri değişim tatbikatı” düzenleniyor. Böylece, Türkiye ile Suriye arasında ilk olma özelliğinin yanı sıra ilk kez NATO üyesi bir ülke de Suriye ile askeri tatbikat düzenlemiş oluyor. Yapılış amacı “iki ülke kara kuvvetleri unsurları arasındaki, dostluk, işbirliği ve güveni pekiştirmek, sınır birlikleri arasında, eğitim ve birlikte çalışabilirlik seviyesini artırmak” olarak açıklanan tatbikata sayıları onlarla ifade edilen asker katılıyor.
Tatbikat her şeyden önce Türkiye-Suriye ilişkilerinde gelinen noktayı göstermesi açısından önemlidir. İki ülke daha 10 yıl öncesine kadar teröre destek sorunu nedeniyle savaşın eşiğine gelmişti. Adana mutabakatı ile güvenlik alanında başlayan işbirliği dönemi siyasi ve ekonomik alanda devam etmişti. Tatbikat iki ülke yakınlaşmasında yeni bir aşama olarak görülebilir. Askeri işbirliği, tatbikat ile sınırlı kalmayacaktır. Tatbikatın hemen ertesinde iki ülkenin ilgili bakanları arasında “savunma işbirliği anlaşması” da imzalanacaktır.
Tatbikat, özellikle İsrail tarafında kaygıya neden olmuştur. İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak, sınır birlikleri değişim tatbikatının, kendileri açısından "rahatsız edici bir gelişme" olduğunu söylemiştir. Dolayısıyla tatbikat, Türkiye’nin Suriye ile yakınlaştığı oranda gerilen İsrail ile ilişkilerinde de yeni bir aşamadır. En son Davos krizine rağmen Türkiye-İsrail gerginliği İsrail tarafından somut bir yaptırıma dönüşmemişti. Bunun en önemli nedenlerinden biri, Türk hükümetlerinin iç politik gereklerle İsrail’e karşı sert eleştiriler yaptığı ve söylem düzeyinde kaldığı yönündeki İsrail algısıdır. Fakat Türkiye’nin daha önce benzerlerini İsrail ile yaptığı gibi Suriye ile ortak tatbikat düzenlemesi giderek artan kuşkuları derinleştirecek, Ankara’nın farklı bir yöne kaydığı kaygılarını körükleyecektir. Ancak ortak tatbikat farklı bir bakış açısıyla şöyle de değerlendirilebilir: Türkiye-Suriye ortak tatbikatı yalnızca Türk dış politikasında yaşanan bir değişimin işareti olarak değil Suriye dış politikasında yaşanan bir değişimin de işaretidir aynı zamanda. Bu bakış açısıyla ortak tatbikat bölge ve İsrail açısından farklı anlamlar taşıyabilir. İsrail’de, Türkiye’nin Batı ve İsrail’le sürdürdüğü yakın işbirliğinin sonlanmaya başladığı algısı sıkça gündeme getirilmektedir. Ancak diğer taraftan İran ile çok sıkı ilişkilere sahip Suriye de bölgede Türkiye ile kendisine yeni bir dış politika alternatifi yaratmaktadır. Türkiye-Suriye yakınlaşması İran-Suriye ilişkilerinde son yıllarda giderek artan karşılıklı bağımlılığı kendiliğinden azaltmaktadır. Sürece, Türkiye’nin değişiminden kaygılanmak yerine Suriye’deki değişim penceresinden bakıldığında ortaya İsrail’in belli bir noktaya kadar destekleyebileceği bir süreç çıkmaktadır. Bu açıdan önem taşıyan diğer bir unsur tatbikatın niteliğidir. Sınır değişimi tatbikatı, sınır birliklerinin ortak çalışabilme kapasitesini artırmak ve bu çerçevede sınır kaçakçılığına karşı daha etkin bir mücadele geliştirmek amacıyla düzenlenmektedir. Yani üçüncü bir ülke hedef alınmamaktadır. Türkiye-Suriye savunma işbirliğine, Suriye’nin askeri alanda Rusya’ya olan bağımlılığını az da olsa azaltacak bir unsur olarak bakılabilir.
Bütün bunlara rağmen, Türkiye-Suriye yakınlaşması zaten son yıllarda kötüleşen Türkiye–İsrail ilişkilerinde yeni bir gerginlik unsuru olacaktır. Şimdiye kadarki Türkiye-İsrail ilişkilerinin temel direklerinden birini savunma alanındaki işbirliği oluşturmuştur. 1990’ların ortalarında imzalanan savunma ve güvenlik işbirliği anlaşmaları ile zaman zaman “stratejik müttefik” olarak tanımlanan ilişkiler bölgesel ve her iki ülke içi yaşanan değişimlerin sonucu olarak olumsuz anlamda değişmektedir. Şimdiye kadar somut sonuç vermeyen değişim, ortak tatbikat ile beraber en azından Türkiye-İsrail savunma işbirliğini zayıflatabilir ve İsrail’i Türkiye’ye silah satışında daha temkinli olmaya itebilir.
Tatbikat her şeyden önce Türkiye-Suriye ilişkilerinde gelinen noktayı göstermesi açısından önemlidir. İki ülke daha 10 yıl öncesine kadar teröre destek sorunu nedeniyle savaşın eşiğine gelmişti. Adana mutabakatı ile güvenlik alanında başlayan işbirliği dönemi siyasi ve ekonomik alanda devam etmişti. Tatbikat iki ülke yakınlaşmasında yeni bir aşama olarak görülebilir. Askeri işbirliği, tatbikat ile sınırlı kalmayacaktır. Tatbikatın hemen ertesinde iki ülkenin ilgili bakanları arasında “savunma işbirliği anlaşması” da imzalanacaktır.
Tatbikat, özellikle İsrail tarafında kaygıya neden olmuştur. İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak, sınır birlikleri değişim tatbikatının, kendileri açısından "rahatsız edici bir gelişme" olduğunu söylemiştir. Dolayısıyla tatbikat, Türkiye’nin Suriye ile yakınlaştığı oranda gerilen İsrail ile ilişkilerinde de yeni bir aşamadır. En son Davos krizine rağmen Türkiye-İsrail gerginliği İsrail tarafından somut bir yaptırıma dönüşmemişti. Bunun en önemli nedenlerinden biri, Türk hükümetlerinin iç politik gereklerle İsrail’e karşı sert eleştiriler yaptığı ve söylem düzeyinde kaldığı yönündeki İsrail algısıdır. Fakat Türkiye’nin daha önce benzerlerini İsrail ile yaptığı gibi Suriye ile ortak tatbikat düzenlemesi giderek artan kuşkuları derinleştirecek, Ankara’nın farklı bir yöne kaydığı kaygılarını körükleyecektir. Ancak ortak tatbikat farklı bir bakış açısıyla şöyle de değerlendirilebilir: Türkiye-Suriye ortak tatbikatı yalnızca Türk dış politikasında yaşanan bir değişimin işareti olarak değil Suriye dış politikasında yaşanan bir değişimin de işaretidir aynı zamanda. Bu bakış açısıyla ortak tatbikat bölge ve İsrail açısından farklı anlamlar taşıyabilir. İsrail’de, Türkiye’nin Batı ve İsrail’le sürdürdüğü yakın işbirliğinin sonlanmaya başladığı algısı sıkça gündeme getirilmektedir. Ancak diğer taraftan İran ile çok sıkı ilişkilere sahip Suriye de bölgede Türkiye ile kendisine yeni bir dış politika alternatifi yaratmaktadır. Türkiye-Suriye yakınlaşması İran-Suriye ilişkilerinde son yıllarda giderek artan karşılıklı bağımlılığı kendiliğinden azaltmaktadır. Sürece, Türkiye’nin değişiminden kaygılanmak yerine Suriye’deki değişim penceresinden bakıldığında ortaya İsrail’in belli bir noktaya kadar destekleyebileceği bir süreç çıkmaktadır. Bu açıdan önem taşıyan diğer bir unsur tatbikatın niteliğidir. Sınır değişimi tatbikatı, sınır birliklerinin ortak çalışabilme kapasitesini artırmak ve bu çerçevede sınır kaçakçılığına karşı daha etkin bir mücadele geliştirmek amacıyla düzenlenmektedir. Yani üçüncü bir ülke hedef alınmamaktadır. Türkiye-Suriye savunma işbirliğine, Suriye’nin askeri alanda Rusya’ya olan bağımlılığını az da olsa azaltacak bir unsur olarak bakılabilir.
Bütün bunlara rağmen, Türkiye-Suriye yakınlaşması zaten son yıllarda kötüleşen Türkiye–İsrail ilişkilerinde yeni bir gerginlik unsuru olacaktır. Şimdiye kadarki Türkiye-İsrail ilişkilerinin temel direklerinden birini savunma alanındaki işbirliği oluşturmuştur. 1990’ların ortalarında imzalanan savunma ve güvenlik işbirliği anlaşmaları ile zaman zaman “stratejik müttefik” olarak tanımlanan ilişkiler bölgesel ve her iki ülke içi yaşanan değişimlerin sonucu olarak olumsuz anlamda değişmektedir. Şimdiye kadar somut sonuç vermeyen değişim, ortak tatbikat ile beraber en azından Türkiye-İsrail savunma işbirliğini zayıflatabilir ve İsrail’i Türkiye’ye silah satışında daha temkinli olmaya itebilir.
No comments:
Post a Comment