Foreign Affairs The Ways of Syria Fouad Ajami As Washington considers a rapprochement with Bashar al-Assad’s Syria, Itamar Rabinovich’s commanding new book makes clear that change will not come quickly or easily -- and, if the past is any indication, it may not come at all. Read
Wall Street Journal U.S. Plans New Talks With Syria Obama is dispatching two high-level envoys to Syria for a second round of talks focused on securing the Iraqi border and supporting the Arab-Israeli peace process.
NATO member Turkey and Syria hold first joint military exercise
Turkish-Syrian exercise prompts Israeli review of sophisticated ... DEBKA file
Israeli Defense Minister: Joint Turkish-Syrian Military Exercise "Disturbing" (Ynet News)Turkey, Syria Pursue Defense Industry Cooperation (Zaman-Turkey)
Let Syria be First : Tariq Alhomayed
Assad appoints new Cabinet ministers (UPI) -- Syrian President Bashar Assad replaced several ministers in his Cabinet and created a new ministry in the second major shake-up of his administration.
How To Understand Syria's Assads by Marty Peretz
Jimmy Carter: U.S. and Syria to restore full diplomatic ties soon Carter, Assad to meet in June; Assad: Obama will face Mideast crisis if he does
Assad weighs in on Hezbollah, Hariri (UPI) -- Syrian President Bashar Assad weighed in on Egyptian allegations that Hezbollah was plotting attacks, saying such claims were baseless.
Barak: Israel must reach settlement with Syria Lieberman says ready for Syria talks, but without preconditions or focus on Golan pullout as starting point.
Israel Ready for Peace Talks with Syria Without Preconditions
Assad: No Talks Till Israel Cedes Golan
Israel Confuses Policy on Syria - John Lysons, The Australian
Lieberman Confronts Syria Over the Golan
BY: Vita Bekker The National Avigdor Lieberman, Israel’s new far-right foreign minister, stirred up fresh controversy over the weekend after stating that Syria was not a peace partner and warning the country’s northern neighbour that no talks would be conducted until it backed down from demanding the return of the Golan Heights
'Netanyahu will surprise us all with serious Syria talks' Minister Ben-Eliezer says PM will base plan for peace with Palestinians on two-state solution
Hezbollah, Allies Positioning to Win Election BY: Sam F. Ghattas Associated Press With quiet campaigning and moderate talk, Hezbollah is building its strength for Lebanon's June 7 parliamentary elections - and the militant Shi'ite Muslim group and its allies stand a good chance of winning.
Geopolitical Diary: Suspects' Release and a Syrian Comeback in Lebanon
In clearing its way out of a tribunal over former Lebanese Prime Minister Rafik al-Hariri's assassination, Syria has gotten its wish to hold onto influence in Lebanon.
Time Lebanon Frees Hariri Suspects: Is the Cedar Revolution Over?
Generals released in Hariri investigation
(UPI) -- Four Lebanese generals held in connection to the 2005 assassination of former Lebanese premier Rafik Hariri were released from custody Wednesday.
Lebanon Beyond Sectarianism
BY: Chris Phillips The Guardian
The rise of two political blocs in Lebanon suggests a new non-religious electoral system is evolving in the country.
A new order emerges in Lebanon Calls for engagement with Hezbollah in Lebanon are increasing in Washington, Britain is opening dialogue with non-state players and the Syrians are back in the international arena. Steadily, the Middle East leftovers of the George W Bush era are being eroded, and people like Lebanese warlord Walid Jumblatt are preparing for the new alignments.
Acknowledge the Aggrieved Rami G. Khouri , Beirut, Lebanon
Lebanese Parliament Based on Sectarian Split
Israel raps US over Turkey, Lebanon arms deal
Apr 27 IA# 512 - Egypt: The Hizbullah Cell in Egypt – A Joint Conspiracy by Iran, Syria, Qatar, Hizbullah, Hamas and the Muslim Brotherhood
Thursday, April 30, 2009
Monday, April 06, 2009
İsrail’de Yeni Dönem: Likud Hükümeti Kuruldu
Benyamin Netanyahu liderliğindeki yeni İsrail hükümeti, Knesset’te (İsrail Parlamentosu) yapılan güven oylamasının ardından resmen göreve başladı. İlk olarak Evimiz İsrail ve Şas Partileri ile koalisyon konusunda uzlaşan Benyamin Netanyahu, İşçi Partisi’nin katılım kararı ile hükümeti kurmak için gerekli sandalye sayısına ulaşmıştı. Likud en son, Yahudi yerleşimcilerin desteklediği sağcı Yahudi Evi Partisi ile anlaşarak 120 kişilik parlamentoda 69 milletvekilinin desteğini arkasına almış oldu. Netanyahu, parçalı koalisyonu bir araya getirebilmek için çok fazla bakanlık tavizi vermek zorunda kaldı ve böylece İsrail tarihinin en fazla üyeli hükümeti kurulmuş oldu. Başbakan Netanyahu dâhil 30 bakanın yer aldığı hükümette Likud 15, İsrail Evimiz ve İşçi Partisi 5, Şas 3, Yahudi Evi Partisi de 1 bakanlık üstlenecek. Dışişleri Bakanlığı’nı İsrail Evimiz lideri Avigdor Lieberman, Savunma Bakanlığı’nı bir önceki dönem olduğu gibi İşçi Partisi lideri Ehud Barak ve İçişleri Bakanlığı’nı da Şas Partisi lideri Eli Yishai yürütecek.
Likud, İşçi Partisi’nin koalisyona katılımı için yoğun çaba sarf etmiş, hatta Netanyahu Barak’a barış görüşmelerinin sürdürüleceği taahhüdünü vermiştir. Bu çabanın temel nedeni İşçi Partisi’nin koalisyona katılımının hükümetin geleceği ve başarısı için büyük önem taşımasıdır. Netanyahu hükümet kurma çalışmalarına başladığında ilk seçenek olarak seçimlerin az farkla birinci partisi Kadima ve İşçi Partisi ile anlaşma yoluna gitmişti. Likud bu partilerle uzlaşma yolunu seçmeden sağ partilerden oluşan bir koalisyon kurabilirdi. Ancak böyle bir hükümetin uluslararası desteği çok zayıf olacaktı. ABD’de Ortadoğu Barış Süreci’ni bölgesel önceliklerinden biri olarak belirleyen ve diplomasi yoluyla sorunun çözümünü savunan Obama yönetimine karşılık sertlik yanlısı milliyetçi bir hükümetin İsrail’de işbaşında olması beraber çalışılabilirlik açısından sıkıntı yaratacaktı. ABD Başkanı Obama, İsrail’de hükümet kurma çabaları sürerken Netanyahu liderliği için “Barış Süreci şimdiki durumdan daha kolay olmayacak” ifadesini kullanarak kaygısını dile getirmişti. İşçi Partisi’nin varlığı Netanyahu üzerindeki baskıları azaltacak, barış görüşmeleri konusunda uluslararası alanda daha fazla destek görmesini sağlayacaktır. Netanyahu, hükümetinin geniş tabanlı olduğu ve İsrail’in çoğu kesimini temsil ettiği iddiasını daha güçlü seslendirebilecektir. Bu düşünce Netanyahu’yu, İşçi Partisi’nin hükümete katılımını sağlamak için politik tavizler vermeye yöneltmiştir. Barak’ın “dengeleyici olacağız” ifadesi partisinin, olumlu imaj sağlama ötesinde politikaların yumuşaması anlamında önemli bir işlev üstleneceğine olan inancını göstermektedir. İlk tur görüşmelerde muhalefette kalmayı tercih eden İşçi Partisi’nin karar değiştirmesinde ise aldığı bakanlık tavizlerinin yanı sıra, muhalefette kalınması durumunda Barak’ın İşçi Partisi liderliğini kaybedebileceği düşüncesi de etkili olmuştur. Koalisyona katılım çabalarının başını parti lideri Barak çekmiştir. İşçi Partililerin bir kısmı “Barak’ın kişisel çıkarlarını parti çıkarlarının önüne geçirdiği” düşüncesini dile getirmektedir.
Netanyahu döneminde İsrail dış politikasında belli bir değişim beklentisi haklı gerekçelere dayanmakla birlikte, iktidarda olmanın getireceği sorumluluk, muhalefet sırasındaki sert söylemlerde sapmalara neden olabilir. ABD baskıları, Filistin siyasetinin alacağı şekil, bölgesel ortamın gerektirdiği zorunluluklar, Barış Süreci’nin en azından Suriye ayağında görüşmeleri beraberinde getirebilir. Ancak Likud ve diğer sağ partilerin Barış süreci konusundaki genel yaklaşımları düşünüldüğünde, nihai barış anlaşmasına Likud liderliği altında ulaşılması neredeyse imkânsız gibidir. Muhtemelen iç ve dış baskılar sonucunda başlayacak görüşmeler; Kudüs, mültecilerin geri dönüşü, Golan’ın iadesi gibi konularda tıkanacaktır. Filistin siyasetindeki ikili yapı, HAMAS-El Fetih uzlaşmasının gerçekleşmemesi, HAMAS’ın Filistin’deki rolü Netanyahu’nun görüşmeleri başlatmama konusunda elini güçlendirecektir. Hükümet kurma çalışmaları sırasında Netanyahu’nun “Filistin yönetimiyle barış için müzakereler yürüteceğini ve Filistin topraklarında ekonominin kalkınması için çalışacağını” ifade etmesi hükümetine dış destek sağlama çabası olarak yorumlanabilir.
Savunma Bakanı görevini devam ettirecek olan Ehud Barak, Barış Süreci ve İran’la mücadele konusunda “diplomatik fırsatları kaçırmayacağız ve geri dönülmez askeri maceralara atılmayacağız” diyerek farklı bir çizgi ortaya koysa da hükümetin milliyetçi sağ ağırlıklı olacağını unutmamak gerekir. Dışişleri Bakanlığı görevini üstlenecek aşırı sağcı Evimiz İsrail lideri Lieberman görevi devralır almaz yaptığı ilk konuşmada “Filistinlilerle müzakereleri öngören Annapolis kararlarının İsrail Parlamentosu tarafından onaylanmadığı, dolayısıyla İsrail hükümetini bağlamadığını”, Suriye’ye ilişkin de “barış karşılığında Golan Tepeleri'nden çekilmelerinin söz konusu olamayacağını” söylemesi baştan barış umutlarını azaltmıştır. Bu açıklamalara İsrail içi, Filistin tarafı ve Avrupa Birliği’nden tepkiler gecikmemiştir. Lieberman’ın temel sorunu Filistin Devleti’nin kurulmasından ziyade Arap kökenli İsrail vatandaşlardır. Genel nüfusa oranları yaklaşık yüzde 20 olan Arap kökenli vatandaşların İsrail’e bağlılıklarını sorgulayan Lieberman, yoğun olarak Arap kökenli İsraillilerin yaşadığı yerleşim birimlerinin kurulacak Filistin Devleti sınırlarına dâhil edilmesini, karşılığında Batı Şeria’daki Yahudi yerleşimlerinin İsrail sınırlarına çekilmesini istemektedir. Bu doğrultuda Netanyahu ve Lieberman’ın, Batı Şeria’da yeni yerleşim birimlerinin inşası konusunda anlaştıkları iddia edilmektedir. Bu iddialar doğru ise Filistin tarafı ile kalıcı sınırlar konusunda zaten sorunlu olan durum daha da karmaşıklaşacaktır.
Netanyahu hükümeti kurulmuş olsa da koalisyonun geleceği sıkıntılı gözükmektedir. En önemli risk faktörü iç ve dış politik meselelere çok farklı bakış açısına sahip partilerin bir arada olmasıdır. Eğitim, siyasette dinin rolü, medeni kanun, Yahudi yerleşimcilerinin geleceği gibi iç politik konuların yanı sıra Barış Süreci’nde çıkabilecek anlaşmazlıklar hükümetin sonunu getirebilir. Örneğin Evimiz İsrail Partisi ile Şas Partisi “sağ” partiler olarak tanımlanmakla beraber dinin siyasetteki rolü konunda çok farklı düşünceye sahiptirler. Farklılık, Şas Partisi kurucusu Rabbi Ovadiah Yosef’in seçimler öncesinde söylediği “Lieberman’a oy veren şeytana oy verir” ifadesinden anlaşılacağı üzere çok derindir. Bunun yanında işçi Partisi ile Likud Partisi arasında Ortadoğu Barış Süreci’ne ilişkin görüş ayrılıkları çıkması en olası senaryodur. Ve son olarak, Netanyahu çok farklı yaklaşımları içinde barındıran koalisyonu dengede götürebilmek için zaman zaman tavizler vermek zorunda kalacaktır. Bunların yaratacağı parti içi muhalefet bir başka risk faktörüdür.
Likud, İşçi Partisi’nin koalisyona katılımı için yoğun çaba sarf etmiş, hatta Netanyahu Barak’a barış görüşmelerinin sürdürüleceği taahhüdünü vermiştir. Bu çabanın temel nedeni İşçi Partisi’nin koalisyona katılımının hükümetin geleceği ve başarısı için büyük önem taşımasıdır. Netanyahu hükümet kurma çalışmalarına başladığında ilk seçenek olarak seçimlerin az farkla birinci partisi Kadima ve İşçi Partisi ile anlaşma yoluna gitmişti. Likud bu partilerle uzlaşma yolunu seçmeden sağ partilerden oluşan bir koalisyon kurabilirdi. Ancak böyle bir hükümetin uluslararası desteği çok zayıf olacaktı. ABD’de Ortadoğu Barış Süreci’ni bölgesel önceliklerinden biri olarak belirleyen ve diplomasi yoluyla sorunun çözümünü savunan Obama yönetimine karşılık sertlik yanlısı milliyetçi bir hükümetin İsrail’de işbaşında olması beraber çalışılabilirlik açısından sıkıntı yaratacaktı. ABD Başkanı Obama, İsrail’de hükümet kurma çabaları sürerken Netanyahu liderliği için “Barış Süreci şimdiki durumdan daha kolay olmayacak” ifadesini kullanarak kaygısını dile getirmişti. İşçi Partisi’nin varlığı Netanyahu üzerindeki baskıları azaltacak, barış görüşmeleri konusunda uluslararası alanda daha fazla destek görmesini sağlayacaktır. Netanyahu, hükümetinin geniş tabanlı olduğu ve İsrail’in çoğu kesimini temsil ettiği iddiasını daha güçlü seslendirebilecektir. Bu düşünce Netanyahu’yu, İşçi Partisi’nin hükümete katılımını sağlamak için politik tavizler vermeye yöneltmiştir. Barak’ın “dengeleyici olacağız” ifadesi partisinin, olumlu imaj sağlama ötesinde politikaların yumuşaması anlamında önemli bir işlev üstleneceğine olan inancını göstermektedir. İlk tur görüşmelerde muhalefette kalmayı tercih eden İşçi Partisi’nin karar değiştirmesinde ise aldığı bakanlık tavizlerinin yanı sıra, muhalefette kalınması durumunda Barak’ın İşçi Partisi liderliğini kaybedebileceği düşüncesi de etkili olmuştur. Koalisyona katılım çabalarının başını parti lideri Barak çekmiştir. İşçi Partililerin bir kısmı “Barak’ın kişisel çıkarlarını parti çıkarlarının önüne geçirdiği” düşüncesini dile getirmektedir.
Netanyahu döneminde İsrail dış politikasında belli bir değişim beklentisi haklı gerekçelere dayanmakla birlikte, iktidarda olmanın getireceği sorumluluk, muhalefet sırasındaki sert söylemlerde sapmalara neden olabilir. ABD baskıları, Filistin siyasetinin alacağı şekil, bölgesel ortamın gerektirdiği zorunluluklar, Barış Süreci’nin en azından Suriye ayağında görüşmeleri beraberinde getirebilir. Ancak Likud ve diğer sağ partilerin Barış süreci konusundaki genel yaklaşımları düşünüldüğünde, nihai barış anlaşmasına Likud liderliği altında ulaşılması neredeyse imkânsız gibidir. Muhtemelen iç ve dış baskılar sonucunda başlayacak görüşmeler; Kudüs, mültecilerin geri dönüşü, Golan’ın iadesi gibi konularda tıkanacaktır. Filistin siyasetindeki ikili yapı, HAMAS-El Fetih uzlaşmasının gerçekleşmemesi, HAMAS’ın Filistin’deki rolü Netanyahu’nun görüşmeleri başlatmama konusunda elini güçlendirecektir. Hükümet kurma çalışmaları sırasında Netanyahu’nun “Filistin yönetimiyle barış için müzakereler yürüteceğini ve Filistin topraklarında ekonominin kalkınması için çalışacağını” ifade etmesi hükümetine dış destek sağlama çabası olarak yorumlanabilir.
Savunma Bakanı görevini devam ettirecek olan Ehud Barak, Barış Süreci ve İran’la mücadele konusunda “diplomatik fırsatları kaçırmayacağız ve geri dönülmez askeri maceralara atılmayacağız” diyerek farklı bir çizgi ortaya koysa da hükümetin milliyetçi sağ ağırlıklı olacağını unutmamak gerekir. Dışişleri Bakanlığı görevini üstlenecek aşırı sağcı Evimiz İsrail lideri Lieberman görevi devralır almaz yaptığı ilk konuşmada “Filistinlilerle müzakereleri öngören Annapolis kararlarının İsrail Parlamentosu tarafından onaylanmadığı, dolayısıyla İsrail hükümetini bağlamadığını”, Suriye’ye ilişkin de “barış karşılığında Golan Tepeleri'nden çekilmelerinin söz konusu olamayacağını” söylemesi baştan barış umutlarını azaltmıştır. Bu açıklamalara İsrail içi, Filistin tarafı ve Avrupa Birliği’nden tepkiler gecikmemiştir. Lieberman’ın temel sorunu Filistin Devleti’nin kurulmasından ziyade Arap kökenli İsrail vatandaşlardır. Genel nüfusa oranları yaklaşık yüzde 20 olan Arap kökenli vatandaşların İsrail’e bağlılıklarını sorgulayan Lieberman, yoğun olarak Arap kökenli İsraillilerin yaşadığı yerleşim birimlerinin kurulacak Filistin Devleti sınırlarına dâhil edilmesini, karşılığında Batı Şeria’daki Yahudi yerleşimlerinin İsrail sınırlarına çekilmesini istemektedir. Bu doğrultuda Netanyahu ve Lieberman’ın, Batı Şeria’da yeni yerleşim birimlerinin inşası konusunda anlaştıkları iddia edilmektedir. Bu iddialar doğru ise Filistin tarafı ile kalıcı sınırlar konusunda zaten sorunlu olan durum daha da karmaşıklaşacaktır.
Netanyahu hükümeti kurulmuş olsa da koalisyonun geleceği sıkıntılı gözükmektedir. En önemli risk faktörü iç ve dış politik meselelere çok farklı bakış açısına sahip partilerin bir arada olmasıdır. Eğitim, siyasette dinin rolü, medeni kanun, Yahudi yerleşimcilerinin geleceği gibi iç politik konuların yanı sıra Barış Süreci’nde çıkabilecek anlaşmazlıklar hükümetin sonunu getirebilir. Örneğin Evimiz İsrail Partisi ile Şas Partisi “sağ” partiler olarak tanımlanmakla beraber dinin siyasetteki rolü konunda çok farklı düşünceye sahiptirler. Farklılık, Şas Partisi kurucusu Rabbi Ovadiah Yosef’in seçimler öncesinde söylediği “Lieberman’a oy veren şeytana oy verir” ifadesinden anlaşılacağı üzere çok derindir. Bunun yanında işçi Partisi ile Likud Partisi arasında Ortadoğu Barış Süreci’ne ilişkin görüş ayrılıkları çıkması en olası senaryodur. Ve son olarak, Netanyahu çok farklı yaklaşımları içinde barındıran koalisyonu dengede götürebilmek için zaman zaman tavizler vermek zorunda kalacaktır. Bunların yaratacağı parti içi muhalefet bir başka risk faktörüdür.
Subscribe to:
Posts (Atom)