Tuesday, January 11, 2005

Mahmut Abbas’ın Liderliği Barış Sürecinde Yeni Bir Dönem Açabilir mi?

Filistin’de devlet başkanlığı seçimleri sonuçlandı ve zaten tahmin edildiği üzere Mahmut Abbas yeni Filistin liderliğine getirildi. Abbas’ın liderliğine zaten kesin gözüyle bakılıyordu, bu nedenle esas tartışma konusu Abbas’ın Filistin liderliğine gelişinin Filistin politikasına ve bunun uzantısı olarak İsrail’le ilişkilere, Barış Süreci’nin geleceğine ne gibi etkileri olacağıdır. Abbas’ın ılımlı yaklaşımlarının Orta Doğu’da barış için uygun ortamı yaratacağı yönünde uluslararası toplumda ciddi bir beklenti doğmuştur. Peki Abbas’ın liderliği gerçekten barış ortamı yaratarak müzakere sürecini yeniden başlatabilir ve İsrail-Filistin sorununa kalıcı bir çözüm getirilebilir mi? Bu soruya yanıt verebilmek için öncelikle Arafat’ın ölümü ve Abbas’ın başa geçişiyle Filistin’de nasıl bir siyasal yapılanma ortaya çıkacağının ve Filistin politikasının temel dinamiklerinde herhangi bir değişiklik olup olmayacağının saptanması gerekmektedir.

Filistin siyasetinin belirleyici kurumu Fetih’tir ve bu grup içindeki temel çelişki de yaşlı nesil-genç nesil olarak ifade edilen kesimler arasındaki çatışmadır. Şu anda siyasal yapıyı ve karar alma sürecini kontrol eden kesim yaşlı nesildir. Abbas da bu kesimin adayı olarak öne sürülmüş ve seçilmiştir. Yani Arafat sonrasında Filistin siyaseti köklü bir değişim geçirmemekte, bir anlamda Abbas’ın liderliği eski yapının devamı anlamını taşımaktadır. Bu kesime karşı ise uluslararası topluluk tarafından kabul görmeyen ancak Filistin halkı içinde ve tabanda esas desteğe sahip genç nesil (bu kesimin lider adayı da İsrail’de hapishanede bulunan Mervan Barguti’dir) bulunmaktadır. Bu kesimle beraber Hamas, yeni siyasal yapılanmada daha etkin bir rol oynamak, karar alma sürecine aktif bir katılım arayışı içindedir. Filistin politikası da bundan sonra bu çerçevede şekillenecektir. Burada Temmuz ayında gerçekleşecek Filistin parlamento seçimleri önemlidir ve Abbas’ın burada bu kesimlere daha çok yer açacak bir ortam yaratması gerekmektedir. Eğer Filistin siyasetinde böylesi bir uzlaşma sağlanmazsa ne çeşitli silahlı Filistinli grupların İsrail’e yönelik şiddet eylemlerine ne de Hamas’ın intihar saldırılarına son verilebilir. Şiddet eylemlerinin durdurulamaması ise barış görüşmelerinin de bir başka bahara kalması anlamına gelmektedir. Böyle bir durum Abbas’ın İsrail’e karşı konumunu ciddi şekilde zayıflatır ve bir anlamda kendi sonunu da getirebilir.

Abbas’ın başarması gereken bir diğer konu çok parçalı silahlı grupların tek bir merkezde toplanması ve Hamas gibi grupların silahsızlandırılması, sistem içine çekilerek partilileşme sürecine sokulmasıdır. Ancak bu şekilde İsrail’e yönelik şiddet eylemlerine engel olabilir ve İsrail’e karşı elini güçlendirebilir. Bu şekilde İsrail’le masaya oturma ve İsrail’den karşılık olarak bazı tavizler koparma imkanına kavuşacaktır. Bu da Filistin içinde kendisini güçlendirecektir. Abbas’ın şiddeti engelleyebilmesi durumunda İsrail de bazı “jest”ler yaparak Abbas’ın elini güçlendirebilir. Bu anlamda yapılacak en olası “jest” İsrail hapishanelerindeki Filistinli mahkumların serbest bırakılmasıdır.

Yalnız burada hassas bir denge söz konusudur. İsrail’in öncelikli isteği “terör”e son verilmesidir. İsrail bunu önkoşul olarak istemekte ve gerçekleşmemesi durumunda hiçbir şekilde masaya oturmayacağını açıklamaktadır. Yani ilk adımı Filistin’in atması gerekmektedir. İlk taviz ya da çaba Filistin tarafından gelecektir. Verilecek tavizlerin de Filistin içinde bir karşılığı olacaktır. Bu dengenin sağlanamaması içerde rahatsızlıklara yol açabilir ve Abbas’ın liderliğini tehdit edebilir.

Her ne kadar barış adına bir beklenti doğmuş olsa da yeni Filistin liderliği yukarıda sayılan birçok zorluk ve ikilemle de karşı karşıyadır. Yeni liderlik barış adına bazı olumlu adımlar atsa da kısa ve orta vadede kalıcı bir çözüm bulunması halen çok uzak gözükmektedir. Kudüs’ün statüsü, mültecilerin Filistin’e dönüşü, sınırlar gibi sorunlar her iki tarafın da olmazsa olmazları olma niteliğini sürdürdüğü sürece yeni Filistin liderliğinin de soruna bir çözüm getirme kapasitesi bulunmamaktadır.

No comments: