Filistin’de 9 Ocak 2005 tarihinde gerçekleşecek devlet başkanlığı seçimleri yaklaştıkça iktidar mücadelesi de artmaktadır. Arafat’ın ölümü sonrasında oluşacak yeni siyasal yapılanmada daha fazla etkin olmak amacıyla farklı Filistinli gruplar ön plana çıkma çabası içindedirler.
Geçen hafta içinde Filistinli militanların, Gazze-Mısır sınırında bir İsrail karakolunu, 800 metre tünel kazarak temele yerleştirdikleri 1.5 tonluk bombayla havaya uçurarak beş İsrail askerini öldürmesi de bu çerçevede değerlendirilebilir. Eylem, HAMAS ve Fetih Şahinleri (bu grup kendini Fetih içinde ama ayrı bir fraksiyon olarak tanımlamaktadır) grubu tarafından üstlenilmiştir.
HAMAS örgütü her ne kadar İsrail’e karşı şiddeti savunsa ve bu ülkeyi temelden reddetse de özellikle liderlerine yönelik suikastlar sonucunda güç yitirmesinin ardından yeni süreçte daha çok Filistin siyasal karar alma süreci içinde yer alacağı bir rol arayışı içindedir. HAMAS’ın üst düzey liderlerinin bazı açıklamaları da örgütteki bu dönüşüme işaret etmektedir. Dolayısıyla HAMAS, Arafat’ın ölümünü ve yeni yapılanmayı kendisi açısından bir fırsat olarak görmektedir. Yeni rol arayışı çerçevesinde, genç nesil olarak adlandırılan grupla, Fetih içinde iktidarı elinde bulunduran yaşlı nesle karşı ittifak içine girmektedir. Özellikle Gazze’de Filistinli halk içinde sahip olduğu destek tabanını siyasal güce dönüştürme, güçlü bir muhalefet olma çabası içindedir.
Bu son eylem de bu anlamda önem taşımaktadır. Eylem, bir yandan Abbas liderliğindeki muhtemel yeni Filistin liderliğini zor bir konuma sokarken, HAMAS’a da sesini duyurma ve gücünü gösterme imkanı sağlamıştır. İsrail Savunma Bakanı Şaul Mofaz, saldırının ardından yaptığı açıklamada, Filistin güvenlik görevlilerini saldırıları önlemek için tedbir almamakla suçlamış, “terörist grupların dizginlenmemesi halinde, Filistin'de ocak ayında yapılması planlanan başkanlık seçimlerinin sekteye uğrayacağını” söylemiştir. Bu açıklamalar da, eylemin Abbas yönetimini ne kadar zor bir konuma soktuğunu göstermektedir. Dolayısıyla, Fetih içindeki yaşlı nesil, HAMAS’ı da kontrol edebilmek ve bu tür eylemlere fırsat vermemek için yeni yapılanmada bu örgütle anlaşma yolu arayacaktır.
HAMAS bu süreçte bir terör örgütü olduğu algılamasını kırmak için de bazı adımlar atmaktadır. Örgütün siyasi lideri Halit Meşal’in, ABD ve Avrupa Birliği’nin terör örgütleri listesinde yer almalarına rağmen, Washington ve Brüksel’in kendileriyle temasa geçtiğini açıklaması da bu bağlamda ele alınabilir. ABD ve AB tarafından yalanlanan bu açıklamanın doğruluğu belli olmasa da HAMAS’ın yeni rol ve etkinlik arayışını gösteren bir ifade olmuştur. HAMAS, bu ülkeler tarafından da sadece bir terör örgütü olmaktan öte, Filistin siyasetinde meşru bir güç merkezi olarak kabul edildiğini göstermeye çalışmıştır. HAMAS, bundan sonraki süreçte de yeni yapılanmada daha fazla söz sahibi olmasını sağlayacak girişimlerde bulunmaya devam edebilir.
Geçen hafta içinde Filistinli militanların, Gazze-Mısır sınırında bir İsrail karakolunu, 800 metre tünel kazarak temele yerleştirdikleri 1.5 tonluk bombayla havaya uçurarak beş İsrail askerini öldürmesi de bu çerçevede değerlendirilebilir. Eylem, HAMAS ve Fetih Şahinleri (bu grup kendini Fetih içinde ama ayrı bir fraksiyon olarak tanımlamaktadır) grubu tarafından üstlenilmiştir.
HAMAS örgütü her ne kadar İsrail’e karşı şiddeti savunsa ve bu ülkeyi temelden reddetse de özellikle liderlerine yönelik suikastlar sonucunda güç yitirmesinin ardından yeni süreçte daha çok Filistin siyasal karar alma süreci içinde yer alacağı bir rol arayışı içindedir. HAMAS’ın üst düzey liderlerinin bazı açıklamaları da örgütteki bu dönüşüme işaret etmektedir. Dolayısıyla HAMAS, Arafat’ın ölümünü ve yeni yapılanmayı kendisi açısından bir fırsat olarak görmektedir. Yeni rol arayışı çerçevesinde, genç nesil olarak adlandırılan grupla, Fetih içinde iktidarı elinde bulunduran yaşlı nesle karşı ittifak içine girmektedir. Özellikle Gazze’de Filistinli halk içinde sahip olduğu destek tabanını siyasal güce dönüştürme, güçlü bir muhalefet olma çabası içindedir.
Bu son eylem de bu anlamda önem taşımaktadır. Eylem, bir yandan Abbas liderliğindeki muhtemel yeni Filistin liderliğini zor bir konuma sokarken, HAMAS’a da sesini duyurma ve gücünü gösterme imkanı sağlamıştır. İsrail Savunma Bakanı Şaul Mofaz, saldırının ardından yaptığı açıklamada, Filistin güvenlik görevlilerini saldırıları önlemek için tedbir almamakla suçlamış, “terörist grupların dizginlenmemesi halinde, Filistin'de ocak ayında yapılması planlanan başkanlık seçimlerinin sekteye uğrayacağını” söylemiştir. Bu açıklamalar da, eylemin Abbas yönetimini ne kadar zor bir konuma soktuğunu göstermektedir. Dolayısıyla, Fetih içindeki yaşlı nesil, HAMAS’ı da kontrol edebilmek ve bu tür eylemlere fırsat vermemek için yeni yapılanmada bu örgütle anlaşma yolu arayacaktır.
HAMAS bu süreçte bir terör örgütü olduğu algılamasını kırmak için de bazı adımlar atmaktadır. Örgütün siyasi lideri Halit Meşal’in, ABD ve Avrupa Birliği’nin terör örgütleri listesinde yer almalarına rağmen, Washington ve Brüksel’in kendileriyle temasa geçtiğini açıklaması da bu bağlamda ele alınabilir. ABD ve AB tarafından yalanlanan bu açıklamanın doğruluğu belli olmasa da HAMAS’ın yeni rol ve etkinlik arayışını gösteren bir ifade olmuştur. HAMAS, bu ülkeler tarafından da sadece bir terör örgütü olmaktan öte, Filistin siyasetinde meşru bir güç merkezi olarak kabul edildiğini göstermeye çalışmıştır. HAMAS, bundan sonraki süreçte de yeni yapılanmada daha fazla söz sahibi olmasını sağlayacak girişimlerde bulunmaya devam edebilir.
No comments:
Post a Comment