Bu yılın başlarında İsrail Başbakanı Ariel Şaron’un açıkladığı Gazze Planı henüz hayata geçirilmeden üzerinde yoğun tartışmalar başlamıştır. Gerek uluslar arası gerekse bölgesel alanda olumlu/olumsuz birçok tepkiye neden olan plan, İsrail iç politikasında da bazı tartışmaları gündeme taşımıştır. Plan, Gazze’de yaşayan tüm Yahudi yerleşimcilerinin (21 Yahudi yerleşim yeri ve toplam 7.500 civarında Yahudi yerleşimci) ve Batı Şeria’dan dört adet yerleşim yerinin boşaltılmasını öngörmektedir.
Plan, İsrail içindeki aşırı milliyetçi radikal kesimler içerisinde büyük tepki görmekte ve bu kesimler plana şiddetle karşı çıkmaktadırlar. Planın hayata geçme süreci ilerledikçe tepkilerin de yoğunlaştığı ve planın engellenmesi için içerden sert tepkilerin gelebileceği İsrailli güvenlik yetkilileri tarafından ifade edilmektedir. Buna göre radikal Yahudilerin, planı durdurmak amacıyla Ariel Şaron’u, önde gelen bir siyasetçiyi ya da güvenlik yetkilisini öldürebileceği bizzat İsrailli yetkililer tarafından açıklanmaktadır.
Radikal Yahudiler her ne kadar sistem içerisinde çok fazla temsil edilmeseler de İsrail politikalarının belirlenmesinde çok etkin rol oynamaktadırlar (dönemin İsrail başbakanı İzhak Rabin 1995 yılında Filistinlilerle barış anlaşmasına karşı olan aşırı milliyetçi bir Yahudi tarafından öldürülmüştü). İsrail’in; Gazze’de, Batı Şeria’da ve Golan Tepeleri’nde uyguladığı yerleşim politikalarının kaynağını bu radikal gruplar oluşturmaktadır. Buralarda yaşayan yerleşimcilere baktığımızda bunların bir kısmının devletin verdiği teşviklerden yararlanmak amacıyla buralara yerleşmiş olmakla beraber büyük bir çoğunluğunun dinî nedenlerle yerleşimci oldukları bilinmektedir. Dolayısıyla İsrail’in buralardan çekilmesine sert tepki gösterenlerin başında bizzat yerleşimcilerin kendisi gelmektedir. İsrailli din adamları ve yerleşimcilerin liderleri “gerekli durumlarda şiddetin meşru olduğunu” belirten açıklamalar yapmaktadır. Bunun yanında İsrail televizyonunda, bir grup yerleşimcinin yasadışı Kach örgütünden Şaron’un planının uygulanmasını engellemek için taktik alırken gösteren görüntüler yayınlanmaktadır.
Yerleşim politikalarının mimarlarından olan Ariel Şaron’un kararıyla İsrail Gazze’den tamamen çekilmeyi planlamaktadır. 2000 yılı içerisinde İsrail’in Güney Lübnan’dan çekilmesinde olduğu gibi bu geri çekilmeye de radikal gruplar karşı çıkmakta, Güney Lübnan’dan çekilmenin Hizbullah’ın bir başarısı olarak gösterilmesi gibi bu sefer de HAMAS’ın bir başarısı olarak gösterilmesinden çekinmektedirler. Ancak İsrail’in varlığı Lübnan’da olduğu gibi Gazze’de de artık İsrail’e faydadan çok zarar getiren bir konuma gelmiş durumdadır. Bu durumun farkında olan İsrail’in tüm bu tepkilere rağmen belki daha uzun vadeye yayılmış bir dönemde Gazze Planı’nı uygulamaya sokacağını söyleyebiliriz.
Plan, İsrail içindeki aşırı milliyetçi radikal kesimler içerisinde büyük tepki görmekte ve bu kesimler plana şiddetle karşı çıkmaktadırlar. Planın hayata geçme süreci ilerledikçe tepkilerin de yoğunlaştığı ve planın engellenmesi için içerden sert tepkilerin gelebileceği İsrailli güvenlik yetkilileri tarafından ifade edilmektedir. Buna göre radikal Yahudilerin, planı durdurmak amacıyla Ariel Şaron’u, önde gelen bir siyasetçiyi ya da güvenlik yetkilisini öldürebileceği bizzat İsrailli yetkililer tarafından açıklanmaktadır.
Radikal Yahudiler her ne kadar sistem içerisinde çok fazla temsil edilmeseler de İsrail politikalarının belirlenmesinde çok etkin rol oynamaktadırlar (dönemin İsrail başbakanı İzhak Rabin 1995 yılında Filistinlilerle barış anlaşmasına karşı olan aşırı milliyetçi bir Yahudi tarafından öldürülmüştü). İsrail’in; Gazze’de, Batı Şeria’da ve Golan Tepeleri’nde uyguladığı yerleşim politikalarının kaynağını bu radikal gruplar oluşturmaktadır. Buralarda yaşayan yerleşimcilere baktığımızda bunların bir kısmının devletin verdiği teşviklerden yararlanmak amacıyla buralara yerleşmiş olmakla beraber büyük bir çoğunluğunun dinî nedenlerle yerleşimci oldukları bilinmektedir. Dolayısıyla İsrail’in buralardan çekilmesine sert tepki gösterenlerin başında bizzat yerleşimcilerin kendisi gelmektedir. İsrailli din adamları ve yerleşimcilerin liderleri “gerekli durumlarda şiddetin meşru olduğunu” belirten açıklamalar yapmaktadır. Bunun yanında İsrail televizyonunda, bir grup yerleşimcinin yasadışı Kach örgütünden Şaron’un planının uygulanmasını engellemek için taktik alırken gösteren görüntüler yayınlanmaktadır.
Yerleşim politikalarının mimarlarından olan Ariel Şaron’un kararıyla İsrail Gazze’den tamamen çekilmeyi planlamaktadır. 2000 yılı içerisinde İsrail’in Güney Lübnan’dan çekilmesinde olduğu gibi bu geri çekilmeye de radikal gruplar karşı çıkmakta, Güney Lübnan’dan çekilmenin Hizbullah’ın bir başarısı olarak gösterilmesi gibi bu sefer de HAMAS’ın bir başarısı olarak gösterilmesinden çekinmektedirler. Ancak İsrail’in varlığı Lübnan’da olduğu gibi Gazze’de de artık İsrail’e faydadan çok zarar getiren bir konuma gelmiş durumdadır. Bu durumun farkında olan İsrail’in tüm bu tepkilere rağmen belki daha uzun vadeye yayılmış bir dönemde Gazze Planı’nı uygulamaya sokacağını söyleyebiliriz.
1 comment:
radikal..
Wp Theme , Wp Plugin , Wp Tema , Free Premium Theme
web tasarim
msn, smiley, avatars, msn center
ozalit , kirtasiye , dijital baskı, Fotokopi
çini , tabak , plaket , kütahya çini, çinicilik
web tasarım
Post a Comment