Suriye Ekonomi ve Dış Ticaret Bakanı Hasan Rifai, 2003 yılının sonuna doğru Avrupa Birliği (AB) ile ekonomik ve siyasal birlik anlaşması imzalayabileceklerini açıkladı. Suriye, bu anlaşma imzalanırsa AB ile birlik anlaşması imzalayan ilk Akdeniz ülkesi (AB dışında) konumunda olacak. Suriye tarafı her ne kadar anlaşmanın önünde hiçbir siyasi engel bulunmadığını ve yıl sonunda imzalanacağını belirtse de ekonomistler bu yıl içinde anlaşma imzalanması ihtimalini uzak gördüklerini belirtmektedirler. Suriye’nin daha önce ithalata getirdiği bazı vergi sınırlamalarının iki taraf arasındaki görüşmeleri uzattığı ve anlaşmanın bu yıl sonunda imzalanması ihtimalini zorlaştırdığı belirtilmektedir. Öncelikle iki taraf arasında hangi mallara ne kadar vergi konacağının belirleneceği daha sonra ne kadar zamanlık bir süreç içerisinde bu vergi oranlarında indirime gidileceği konularının taraflar arasında müzakereler yoluyla belirleneceği ve bundan sonra anlaşmanın imzalanacağı açıklandı.
AB ile bu yıl sonunda gerçekleşmese bile önümüzdeki yıl içinde imzalanması beklenen bu anlaşmanın, Suriye’de yaşanan ekonomik reform sürecine olumlu anlamda etki edeceğini ve bu sürecin hızlanması açısından itici bir güç olacağını söyleyebiliriz. Bu anlaşmayla beraber Suriye ekonomik reform yapması anlamında daha çok baskı altında kalacaktır. Yine bu anlaşmayla ülkeye yapılacak yabancı yatırımlar da artacaktır. Suriye’nin esas anlamda en büyük beklentisi de bu konudadır. Daha önce uygulamaya sokulan bazı kanunlarla yabancı yatırım miktarı artırılmaya çalışılsa da ülke doğrudan yatırım açısından çok başarısız bir grafik sergilemektedir. Suriye ekonomisi üzerine yapılan yorumlarda yabancı yatırımın ülkeye çekilmesi açısından yapılan bütün çalışmaların yanında vergi rejimi, işçi kanunları ve özel bankaların kurulması gibi konularda ilerleme sağlanması gerektiği vurgulanmaktadır. Bu kapsamda Suriye’ye önemli katkı sağlayacak bir diğer konu da Dünya Ticaret Örgütü’ne (DTÖ) üyeliğinin onaylanması olacaktır. Suriye örgüte ilk kez 2001 yılında başvuruda bulunmuş ancak politik nedenlerden ötürü ABD’nin yaptığı muhalefet nedeniyle örgüte üyeliği kabul edilmemişti. Her ne kadar DTÖ Genel Sekreteri’nin, Suriye’nin üyeliğinin kabul edilmesi yönünde çalışıldığı şeklindeki açıklamasına rağmen ABD ile var olan siyasal problemler çözülmediği sürece örgüte üyeliğin de uzak bir ihtimal olduğunu söyleyebiliriz.
AB ile bu yıl sonunda gerçekleşmese bile önümüzdeki yıl içinde imzalanması beklenen bu anlaşmanın, Suriye’de yaşanan ekonomik reform sürecine olumlu anlamda etki edeceğini ve bu sürecin hızlanması açısından itici bir güç olacağını söyleyebiliriz. Bu anlaşmayla beraber Suriye ekonomik reform yapması anlamında daha çok baskı altında kalacaktır. Yine bu anlaşmayla ülkeye yapılacak yabancı yatırımlar da artacaktır. Suriye’nin esas anlamda en büyük beklentisi de bu konudadır. Daha önce uygulamaya sokulan bazı kanunlarla yabancı yatırım miktarı artırılmaya çalışılsa da ülke doğrudan yatırım açısından çok başarısız bir grafik sergilemektedir. Suriye ekonomisi üzerine yapılan yorumlarda yabancı yatırımın ülkeye çekilmesi açısından yapılan bütün çalışmaların yanında vergi rejimi, işçi kanunları ve özel bankaların kurulması gibi konularda ilerleme sağlanması gerektiği vurgulanmaktadır. Bu kapsamda Suriye’ye önemli katkı sağlayacak bir diğer konu da Dünya Ticaret Örgütü’ne (DTÖ) üyeliğinin onaylanması olacaktır. Suriye örgüte ilk kez 2001 yılında başvuruda bulunmuş ancak politik nedenlerden ötürü ABD’nin yaptığı muhalefet nedeniyle örgüte üyeliği kabul edilmemişti. Her ne kadar DTÖ Genel Sekreteri’nin, Suriye’nin üyeliğinin kabul edilmesi yönünde çalışıldığı şeklindeki açıklamasına rağmen ABD ile var olan siyasal problemler çözülmediği sürece örgüte üyeliğin de uzak bir ihtimal olduğunu söyleyebiliriz.