Suriye’de entelektüeller, avukatlar, mühendisler ve politik eylemcilerden oluşan 287 kişilik bir grup, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’a ülkede “kapsamlı ulusal reform” yapılması konusunda bir mektup yolladı. Mektupta tutuklu olan siyasi suçluların salıverilmesi, ülke dışına çıkarılanların ise geri çağrılması, ülkedeki olağanüstü hal uygulamasına son verilmesi, güvenlik birimlerinin faaliyetlerinin düzenlenmesi, düşünce, ifade ve toplantı özgürlüğü sağlanması gibi talepler dile getirilmiştir. Reform hareketi ülkede yeni bir gelişme değildir. Özellikle Hafız Esad’ın 2000 yılında ölümü sonrasında Beşar Esad’ın başa geçişiyle beraber Suriye’de reform tartışmaları gündeme gelmiş ancak hareketin rejimi rahatsız edecek bir noktaya gelmesini takiben bu hareketin önde gelen isimlerinin, ki bunlar arasında iki milletvekili de bulunmaktaydı, tutuklanması ve faaliyetlerinin kısıtlanması yoluyla bu tartışmalara son verilmişti.
Reform hareketinin Suriye’de yeniden gündeme gelmesi Irak Savaşı ve sonuçlarıyla doğrudan bağlantılıdır. Ülkede reform talebinde bulunan bir kesim bulunmaktadır ancak bu grubun rejimde değişim sağlama gibi bir gücü bulunmamaktadır. Irak Savaşı sonrasında reform hareketinin ülkede yeniden gündeme gelmesini iki nedene bağlayabiliriz. 1) Suriye yönetimi içerisinde Irak’taki rejim değişikliğinin bölgede İsrail ve ABD çıkarlarına uygun olarak yaşanacak rejim değişikliği dalgasının ilk adımı olduğu yönünde bir düşünce hakimdir. Bu doğrultuda önümüzdeki dönemde Suriye’nin mevcut siyasal ve ekonomik yapılanmasında herhangi bir değişime gidilmemesi durumunda ABD yönetiminin Suriye’de bir rejim değişikliğine gitme düşüncesine yaklaşacağı düşünülmektedir. Suriye bu şekilde ülkede reform konusunu gündeme getirerek ve bazı alanlarda adımlar atarak ABD’nin ülkesi üzerindeki baskısını azaltmayı düşünmektedir. 2) Suriye’de tabanını 1990 sonrasında devletin uyguladığı ekonomik politikalar sonucunda ortaya çıkan yeni zengin sınıfın ve entelektüellerin oluşturduğu demokrasi yanlısı bir kesim bulunmaktadır. Irak Savaşı sonrasında ABD’nin bölgeye yerleşmesi daha önce rejimin sert tepkisiyle karşılaşan bu kesimi cesaretlendirmiştir. Zaten grubun yolladığı mektupta açıkça Irak’ın ABD tarafından işgalinin bölgede stratejik durumu değiştirdiği ve Suriye’nin hiçbir zaman olmadığı şekilde iki güç karşısında (ABD ve İsrail) kaldığı belirtilmekte ve yeni durum karşısında ülkede değişimin kaçınılmaz olduğu vurgulanmaktadır. ABD baskılarına maruz kalmadan kurtulmanın en uygun yolunun ülkede reform yapılması olduğu savunulmaktadır.
Reform hareketinin Suriye’de yeniden gündeme gelmesi Irak Savaşı ve sonuçlarıyla doğrudan bağlantılıdır. Ülkede reform talebinde bulunan bir kesim bulunmaktadır ancak bu grubun rejimde değişim sağlama gibi bir gücü bulunmamaktadır. Irak Savaşı sonrasında reform hareketinin ülkede yeniden gündeme gelmesini iki nedene bağlayabiliriz. 1) Suriye yönetimi içerisinde Irak’taki rejim değişikliğinin bölgede İsrail ve ABD çıkarlarına uygun olarak yaşanacak rejim değişikliği dalgasının ilk adımı olduğu yönünde bir düşünce hakimdir. Bu doğrultuda önümüzdeki dönemde Suriye’nin mevcut siyasal ve ekonomik yapılanmasında herhangi bir değişime gidilmemesi durumunda ABD yönetiminin Suriye’de bir rejim değişikliğine gitme düşüncesine yaklaşacağı düşünülmektedir. Suriye bu şekilde ülkede reform konusunu gündeme getirerek ve bazı alanlarda adımlar atarak ABD’nin ülkesi üzerindeki baskısını azaltmayı düşünmektedir. 2) Suriye’de tabanını 1990 sonrasında devletin uyguladığı ekonomik politikalar sonucunda ortaya çıkan yeni zengin sınıfın ve entelektüellerin oluşturduğu demokrasi yanlısı bir kesim bulunmaktadır. Irak Savaşı sonrasında ABD’nin bölgeye yerleşmesi daha önce rejimin sert tepkisiyle karşılaşan bu kesimi cesaretlendirmiştir. Zaten grubun yolladığı mektupta açıkça Irak’ın ABD tarafından işgalinin bölgede stratejik durumu değiştirdiği ve Suriye’nin hiçbir zaman olmadığı şekilde iki güç karşısında (ABD ve İsrail) kaldığı belirtilmekte ve yeni durum karşısında ülkede değişimin kaçınılmaz olduğu vurgulanmaktadır. ABD baskılarına maruz kalmadan kurtulmanın en uygun yolunun ülkede reform yapılması olduğu savunulmaktadır.