Oytun ORHAN*
Abstract: When Bashar Assad came to power after the death of Hafez Assad, everyone was anxious about the new era in Syria. The main debate was about what kind of a strategy Bashar, who became an opthalmologist after his medical science education, would follow in such kind of a structure where very detailed plans are required in order to stay in power. In this essay the power struggle in Syria and the achievements of Bashar in his short-term power period will be discussed.
Suriye’de otuz yıldır iktidarda bulunan Hafız Esad’ın Haziran 2004 ayı içindeki ölümüyle beraber, bu görev için altı yıldır hazırlanan Beşar Esad, Devlet Başkanlığına seçilmiştir. Bu zaten bilinen bir sonuçtu. Herkes tarafından merak edilen esas konuysa, yaşanacak iktidar mücadelesine bağlı olarak Beşar Esad’ın bu konumunu koruyup koruyamayacağı ve Suriye’de nelerin değişip nelerin değişmeyeceğidir.
Hafız Esad’ın Mirası
Hafız Esad, kendinden sonrası için, baştan itibaren Beşar Esad’a nazaran daha karizmatik bir yapıya sahip ve politikaya daha yatkın olan Basil’i Devlet Başkanlığı için hazırlamıştı. Ancak Basil’in 1994 yılında geçirdiği trafik kazası sonrasında hayatını kaybetmesi üzerine Beşar Esad, öğrenim gördüğü İngiltere’den çağrılmış ve hızla devlet içinde yükseltilmiştir. Beşar’ın liderliğe hazırlanması birbirine paralel üç süreci içeriyordu: Yönetim ve liderlik deneyimini kazandırma, rakiplerini ortadan kaldırma ve meşruiyet kazandırma. Bu sürecin ilk ayağı olarak kendisine askerlik deneyimi verilmeye başlandı. İlk olarak zırhlı birlikler okulunda kurmay binbaşı olmuş ve dönem birincisi olarak askeri ihtisasını tamamlamıştır. 1996 yılında yarbay rütbesine terfi eden Beşar, 1997 yılından itibaren de dış politika konularıyla ilgilenmeye başlamıştır. 1999 yılında albay rütbesine yükseltilen Beşar, kısa bir süre sonra da Cumhuriyetçi Muhafız Alayı’nda, daha evvel ağabeyinin yürüttüğü göreve getirilmiştir. Askeri altyapının verilmesinden sonra siyasete girmiş ve özellikle de dış politika konuları ile ilgilenmeye başlamıştır. Lübnan Dosyasını Devlet Başkanı Yardımcısı Abdülhalim Haddam’dan devralan Beşar, resmi dış gezilere çıkmaya başlamıştır. Devlet içinde deneyim kazandırma süreci devam ederken, bir taraftan da basın demeçleri ve röportajlar vermeye ve sık sık medyada yer almaya başlamıştır. Devlet Başkanlığı yolunda Beşar’a meşruiyet kazandırma, kamuoyu desteği sağlama amacı taşıyan bu adımlara paralel olarak Beşar, topluma kusursuz, yolsuzlukla mücadele eden, reformcu, ekonominin gidişatını uygulayacağı liberal politikalarla değiştirecek olan, açık görüşlü, Batı eğitimi almış bir lider olarak sunuldu. [1]
Beşar’ın liderliğe hazırlanması sürecinin en önemli ayağını, rakiplerinin ortadan kaldırılması oluşturuyordu. İşte bu dönemde Suriye’de yolsuzlukla mücadele adı altında devlet içinde güçlü, Beşar için tehdit oluşturabilecek kişiler, ya tutuklanmış ya da zorunlu emekliliğe zorlanmıştır. Bu sürecin ilk kurbanı Genelkurmay Başkanı Hikmet Şehabi olmuştur. Yüksek rütbeliler içinde nadir Sünnilerden olan Şehabi’nin yerine Nusayri ve aynı zamanda da Hafız Esat’la aynı aşiretten olan Ali Haydar getirilmiştir. Aynı dönemde Genel İstihbarat Bölümü Başkanı Najjar yolsuzlukla mücadele süreci içinde suçlanarak 12 yıl hapse mahkum olmuştur. Şubat 2000 tarihinde ise, askeri istihbarat şefi Ali Duba görevinden alınarak yerine Hasan Halil getirilmiştir. Görünüşte zorunlu emeklilik yaşı nedeniyle görevinden ayrıldığı söylense de, birçok üst düzey subayın bu sınırı aşmalarına rağmen görevlerine devam ettiği bilinmektedir. Hafız Esad, Ocak 1999 tarihinde Talas ve Aslan’ın görevde kalmalarını sağlamak amacıyla, Savunma Bakanı’nın ve Genelkurmay Başkanı’nın zorunlu emeklilik yaşını 67’den 70’e çıkaran bir yasa çıkarmıştı. Ali Duba’nın görevinden alınışının arkasında, daha evvel bazı yasadışı faaliyetlerle bağlantısının bulunmasının da neden olduğu söylenmektedir. Ali Duba’nın yerine getirilen Hasan Halil ise, Beşar Esad’ın başkanlığı konusunda sadık bir taraftar olarak bilinmektedir. [2]
Siyasal arenada yapılan ilk temizlikse, Abdülhalim Haddam’ın Lübnan işlerinden alınması olmuştur. Yetkileri daraltılarak etkisi azaltılan Haddam’dan sonra son temizlik olarak, on üç yıldır değişmeyen hükümet istifa ettirilmiştir. Mart 2000 tarihinde, Mahmut Zubi Başbakanlığındaki hükümetin istifası sonrasında, Zubi günah keçisi olarak belirlenmiştir. Bu hareketin arkasında temel olarak rejim içindeki Beşar taraftarlarının etkisini artırma amacı yatmaktaydı. Hükümetin istifa ettiriliş nedeni olarak, gerekli ekonomik reformların yapılamamış olması açıklansa da daha evvel 1980 yılında Abderrauf’un ve 1987 yılında Zubi’nin Başbakanlığa getirilişleri sırasında da aynı gerekçeler öne sürülmüştü. 360 milyon dolarlık bir yolsuzluğa bulaştığı öne sürülen Mahmut Zubi, bu suçlama karşısında dayanamayarak intihar etmiş, oğlu hapse atılmış ve Zubi ailesinin tüm mal varlığına el konulmuştur.
Beşar Esad Dönemi
Suriye yönetimi Hafız Esad’ın ölümü sonrasında ortaya çıkan güç boşluğunu doldurmada gerçekten çok hızlı davranmıştır. Suriye devlet televizyonu Hafız Esad’ın ölüm haberini verdikten hemen sonra, yayınını keserek Meclis’te anayasanın 83. maddesinin değişikliğine ilişkin oylamayı vermiştir. Bu oylamayla, devlet başkanının yaşının en az otuz dört olması -tam olarak Beşar Esad’ın yaşı- şeklindeki anayasa değişikliği onaylanmıştır. Başkanlık için adaylığı meclis tarafından kabul edilen Beşar yapılan seçimler sonucunda oyların yüzde 97,29’unu alarak Devlet Başkanlığına seçilmiştir. 1994 yılından beri Devlet Başkanlığı için hazırlanan Beşar’ın, babasının ölümünden sonra bu şekilde başa geçeceği, zaten herkes tarafından biliniyordu. Esas önemli olansa pragmatik, kurnaz, şiddet kullanmaktan çekinmeyen babasının otuz yıl boyunca iktidarda kalmayı başardığı Suriye’de Beşar’ın bunu başarıp başaramayacağıydı.
Beşar Esad, Baas Partisi’nin 19 Haziran tarihinde düzenlenen 9. kongresinde özellikle; rüşvetle mücadele, ekonomik altyapının geliştirilmesi ve ülkenin modernleşmesi konularıyla ilgili tartışmalara katılmıştır. [3] Bu ilerde değişimin hangi alanlarda yaşanacağına dair sinyallerdi ve gerçekten de Beşar Esad dönemi Suriye’sine baktığımız zaman bu üç sürecin işlediğini görüyoruz
1- Yolsuzlukla Mücadele
Beşar Esad için şu an öncelikli konu, iktidarını sağlamlaştırmaktır. Yolsuzlukla mücadele de, bu noktada önem kazanmaktadır. Esas olarak Hafız Esad’ın son yıllarında, Beşar’a iktidar yolunu açabilmek amacıyla muhaliflerinin tasfiyesi için kullandığı bu yola, Beşar da başvurmuş; eski bazı yöneticilerin yerine, kendisine yakın isimleri önemli noktalara yerleştirmiştir. Kendisine en yakın isim kız kardeşi Büşra’nın kocası Asıf Şevket’tir. Beşar, kendisini Kara Kuvvetleri Askeri İstihbarat Başkanlığı’na getirmiştir. Beşar’ın erkek kardeşi Mahir de, kendisine yakın bir diğer isimdir. Babasının ölümünden sonra ordu içindeki konumu yükseltilmiş ve Baas Partisi Merkez Komitesi’ne seçilmiştir. Beşar Esad’ın en yakın danışmanlarından ve destekçilerinden biri sayılmaktadır. Kendisine yakın diğer isimler Savunma Bakanı Mustafa Talas’ın oğlu Manaf Talas (Cumhuriyet Muhafızları içinde bir bölüğe komuta etmektedir) ve Genel İstihbarat Başkanı Behçet Süleyman’dır. Beşar Esad’ın iktidarda kalabilmesi için öncelikle ordu, istihbarat, güvenlik güçleri ve Nusayri kurumsallaşmasının diğer parçalarını oluşturan güç merkezlerinin desteğini kazanması gerekmektedir. Suriye’de iktidar tekelini elinde tutan şu anki idare de, Hafız Esad’ın ölümü sonrasında toplum içinde ortaya çıkabilecek bir ayrılmayı önleyebilmek amacıyla, ki böyle bir durum kendi iktidar tekellerinin tehlikeye girmesi anlamını taşımaktadır, Beşar’ı belki de bir simge olarak kabullenmişlerdir. [4] Beşar Esad, şu anda Baas Partisi ve ordunun üst kademesinin yaklaşık yüzde 90’nını oluşturan Nusayri grubun desteğini almış durumdadır. Hafız Esad’ın ölümünün ertesi gününde Korgeneral Mustafa Talas başkanlığında, Genelkurmay Başkanı Ali Aslan, Genelkurmay Başkanı Yardımcısı Abdurrahman Sayyad, Genelkurmay İkinci Yardımcısı Muhammed Türkmani ve diğer birkaç üst düzey subaydan oluşan bir heyet Beşar’ı ziyaret etmiş ve kendisine bağlılıklarını belirtmişlerdir.
Mevcut duruma bakıldığında zaman Beşar Esad’a iktidar mücadelesinde rakip olma kapasitesine sahip, ilerde tehlike unsuru oluşturabilecek kişiler olarak Rıfat Esad ve Abdülhalim Haddam gözükmektedir.
Rıfat Esad
Hafız Esad’ın kardeşi Rıfat Esad, İspanya’da sürgünde bulunmasına rağmen, Beşar Esad için en ciddi tehdit unsurudur. Suriye içinde yakınları ve taraftarları bulunmaktadır. Halk içinde de desteğe sahiptir. Rıfat’ın ve diğer kardeş Cemil’in (Şu anda Avrupa’da olduğu sanılmaktadır) taraftarlarının sahibi olduğu ve Latakya’da bulunan özel bir liman, Ekim 1999’da tarihinde Beşar Esad’ın Cumhuriyet Muhafızları tarafından, Rıfat Esad taraftarı yüzlerce kişi de öldürülerek ele geçirilmiştir. Bu harekat sonrasında Rıfat’ın Suriye içindeki gücü önemli oranda azalmıştır. Şu anda Suriye içerisinde kendisine bağlı bin civarında silahlı adamı olduğu tahmin edilmektedir. Arab News Network adlı bir uydu kanalı açarak başına oğlu Sümer Esad’ı getiren Rıfat, bu kanal aracılığıyla Suriye rejimi karşıtı yayınlar yapmakta ve başkanlık için mücadele etmektedir. Hafız Esad’ın cenazesi için ülkeye gelişine izin verilmeyen Rıfat, İspanya’dan abisinin vefatıyla ilgili bir açıklama yapmıştır. Rıfat, şu anda başta bulunanların kendisini ülkeye sokmama gücüne sahip olduğunu; ancak yakın bir gelecekte bu gücü kaybedeceklerini, zira ilerde vatana döneceğini belirtmiştir. Rıfat Esad’ın Suudi Arabistan Prensi Abdullah (Kral Fahd’ın ölümünden sonra başa geçecektir) ile yakın ilişkileri vardır. Rıfat’ın eşlerinden biri, Prens Abdullah’ın eşinin kız kardeşidir. Rıfat Esad ve çocukları, yaptıkları evliliklerle, Suriye içinde güçlü, önde gelen Sünni ve özellikle de Nusayri ailelerle akrabalık ilişkisi ve sıkı bağlar kurmuştur. Bütün bunlar, Rıfat Esad’ın gücünün unsurlarını oluşturmaktadır. Aile içinde yaşanan bu rekabete rağmen, hiçbir zaman Rıfat Esad’ın şahsına karşı şiddet uygulanmamıştır. İlginç bir olay olarak, geçen yıl Mahir Esad, kız kardeşi Büşra’nın eşi ve Kara Kuvvetleri Askeri İstihbarat Başkanı Asıf Şevket’i, Rıfat Esad’ı eleştirdiği gerekçesiyle silahla yaralamıştır. Mahir, yaşanan rekabetin aile içi bir mesele olduğunu, dolayısıyla Asıf’ın amcasını eleştirmeye hakkı bulunmadığını öne sürmüştür. [5]
Abdülhalim Haddam
Sünni Müslüman olan Haddam (karısı Nusayri’dir), son yirmi yıl içinde Suriye’nin dış politikasının belirlenmesinde en önemli isimlerden biri olmuştur. Hafız Esad sonrası için olası başkan adayı olarak görülen Haddam’ın rejim içerisindeki etkinliği son yıllarda azalmış/azaltılmıştır. Hafız Esad’la beraberliği 1950’li yıllara dayanan Haddam, Esad’ın 1970 yılında iktidara gelişinden beri kendisiyle beraber olmuştur. Halk içinde fazla desteğe sahip değildir. Haddam, Suriye’nin özellikle Lübnan politikalarında etkin olan isimdi. Şu anki Lübnan Başbakanı zengin iş adamı Refik Hariri ve Suudi Arabistan’la bağları vardır. Haddam’ı tehlike olarak sezen Esad, 1998 yılında sorumlu olduğu “Lübnan Dosyası’nı” kendisinden alarak Beşar’a vermiştir. Genellikle etkin olmayan isimlerin seçildiği Başbakanlık görevi teklif edilmiş, ancak kabul etmemiştir. Son zamanlarda Haddam’ın rejim içindeki rolü neredeyse yabancı liderlere mesaj taşımaktan ibaret törensel bir nitelik kazanmaya başlamıştır. [6]
2- Ekonomik Reform
Suriye ekonomisi artan işsizlik, düşük yatırım, yüksek dış borç (22,5 milyar dolar civarında ve bu da GSMH’nin neredeyse iki katına denk düşmektedir), mali dengesizlik ve sübvansiyonlardan dolayı ciddi bir kriz içindedir ve durum gittikçe kötüleşmektedir. Devlet, ülke ekonomisinin yüzde 40’nı ve petrol, elektrik, bankacılık gibi stratejik sektörleri elinde tutmaktadır. Yıllık 250,000-300,000 kişi civarında iş talebi ortaya çıkmaktadır ve bunu karşılayabilmek için ekonominin yıllık yüzde 6’lık bir büyüme oranı sağlaması gerekmektedir. Ancak eldeki verilere göre şu anki reel büyüme oranı yüzde 2,2’dir. Ülkede yabancı yatırım da çok azdır. 1999’un resmi rakamlarına göre ülkede yabancı yatırım miktarı kırk yedi milyon dolar civarındadır. Yabancı yatırımı artırmak amacıyla, Suriye Hükümeti, yatırımcıların ve girişimcilerin üretim, ticaret, ihracat ve ithalat yapmalarını sağlayacak bir serbest bölge yaratılması amacıyla bir plan hazırlamıştır. Bu plan çerçevesinde yatırımcılar için Suriye’nin bir vergi cenneti haline getirilmesi de planlanmaktadır. Yıllık iki milyar dolar gelirle ülke ihracatının yaklaşık yüzde 60’ını ve GSMH’nin neredeyse 1/3’nü oluşturan petrol gelirleri de, teknik problemlere ve rezervlerin tükenmesine bağlı olarak azalmaktadır. 1991 yılında Suriye’de faaliyet gösteren petrol şirketi sayısı on dört iken, bu sayı şu anda dörde düşmüştür. [7] İşte bu zor ekonomik şartlar altında Beşar yönetiminin bazı ekonomik reformları gerçekleştirmesi gerekmektedir.
Ülkenin ekonomik anlamda içinde bulunduğu bu zor şartlardan kurtulabilmesi amacıyla, Beşar başa gelişiyle beraber bir dizi yeni düzenlemelere gitmiştir. Öncelikle ülkede yerli ve yabancı yatırımın yapılamamasının önündeki en büyük engel olan sermaye kıtlığına karşı önlem alınması yoluna gidilmiştir. Suriye’de bankacılık sektörü devletin kontrolü altındadır ve yatırımcılar için gerekli kredi olanaklarını sunamamaktadır. İşte bu nedenle, ülkede yatırım yapmak isteyen yerli ve yabancı girişimcilere sermaye sağlanması amacıyla serbest bölgelerde yabancı bankaların faaliyet göstermesine izin veren yasa çıkarılmıştır. Serbest Bölge Örgütü Başkanı Hatfan Refai, bu izinle beraber, yatırım yapılabilmesi amacıyla girişimcilerin daha çok kredi olanaklarına kavuşacaklarını belirtmiştir. [8] Pazar reform planı çerçevesinde tüm ülkede yabancı bankalara ilerde izin verileceği söylenmektedir. Bu kararla beraber, üç Lübnan bankası (ikisi Fransız ortaklıdır) serbest bölgelerde faaliyet göstermeye başlamıştır. İzin alınması amacıyla birkaç banka daha Serbest Bölge Örgütü ile görüşmelerde bulunmaktadır.
Bankacılık sektöründe yaşanan bu değişimlerin yanında, kamu çalışanlarının ve askeri personelin maaşlarını yüzde 25 oranında artıran bir kararname geçtiğimiz ağustos ayı içinde yayımlanmıştır. Emekliye ayrılan askeri personelin emekli maaşlarında da yüzde 20’lik bir artış sağlanmıştır. Bu yasayla, yaklaşık on altı milyon nüfuslu ülkenin yaşam standardının iyileştirilmesi yönünde söz veren yeni yönetim, sadece 1,4 milyon kamu görevlisi ve askeri personelin faydalanabileceği bir karar almıştır. [9] Esas olarak bu ayrıcalıklı grupların desteğine ihtiyacı olan Beşar yönetimi, destek sağlamak amacıyla böyle bir karar almıştır. Bir diğer hedef de, alım gücü gittikçe azalan halka paralel olarak pazarlarda birçok malın birikmesi nedeniyle ekonomik aktivitenin artırılmasının planlanmasıdır. [10] Ekim ayı içinde ülkedeki 440,000 civarındaki işsiz gence yeni iş alanları yaratılması amacıyla toplam bir milyar dolar bütçeli beş yıllık bir plan uygulamaya sokulmuştur. Kaynağın ise iç, dış borç ve de petrol gelirlerinden karşılanacağı açıklanmıştır. Bu beş yıllık planın hedef kitlesi olarak 18-24 yaş arasındaki işsiz gençlik belirlenmiştir. [11] Ancak bu planın uygulanabilirliği konusu şüphelidir. Suriye Planlama Bakanı İssam Zaim’in açıklamalarına göre, maaş ve vergi sisteminin çökmesine bağlı olarak, orta sınıfın durumu da giderek kötüleşmektedir. Sayıları her geçen gün artan işsiz gençlerle beraber durumu kötüleşen orta sınıf da Beşar yönetimi için bir tehlike unsuru oluşturmaktadır. Beşar, burada bir ikilem içindedir zira iktidarda kalmasını sağlayacak güçlerin çıkarı rüşvet ve etkin olmayan bir ekonominin devamı yönündedir. Bu grupların desteği olmadan Beşar’ın iktidarda kalmayı sürdürmesi zor gözükmektedir ve dolayısıyla ekonomik reform yapılabilmesi için Beşar’ın önünde çok ciddi bir engel teşkil etmektedir.
Ekonomik liberalleşmenin beraberinde siyasi liberalleşmeyi de getireceği tezinden hareketle, mevcut yapının buna direnç göstereceğini söyleyebiliriz. Zira mevcut yapı azınlığın çoğunluk üzerindeki diktasıdır ve ülkeye demokrasi gelmesi azınlığın bu yönetiminin sona ermesi ve çoğunluğun yönetimi ele geçirmesiyle sonuçlanabilir. Ekonomik liberalleşme ve yabancı yatırımların artırılması, eski yöneticilerin sadece iktidar tekellerini değil, aynı zamanda ekonomik çıkarlarını da tehlikeye sokacağından, eski yöneticiler bu tür girişimlere karşı duracaklardır.
3- Modernleşme Çabaları
Beşar Esad, haftalık bir Mısır gazetesine verdiği demeçte kendisini demokrasiye inanmış, başkalarının düşüncelerine saygı gösteren, bakış açılarına katılsın ya da katılmasın her türlü düşünceye açık olan biri olarak tanımlıyor ve gücü kendi çıkarları için elinde tutanlardan olmadığını savunuyordu. [12] Bu açıklamalarıyla bir reformcu olduğunun sinyallerini veren Beşar Esad, ülkesine yeni teknolojinin girmesinde başrolü oynamıştır.
Beşar Esad, Ürdün Kralı Abdullah ve Fas Kralı Muhammed ile beraber internet nesli olarak anılmaktadır. Ağabeyi Basil’in 1994 yılında geçirdiği kaza sonrasında Şam’a dönen Beşar’ın bu dönemde tek resmi unvanı “Suriye Bilgisayar Kurumu” Başkanlığıydı. Bu kurum, 1989 yılında Basil tarafından kurulmuştu ve o tarihten itibaren başkanlığını kendisi yürütüyordu. Basil’in ölümünden itibaren bu kurumun başkanlığı üstlenen Beşar, Suriye’de internet, cep telefonu ve bilgisayar alanlarında yaşanan gelişmelerin baş kahramanı durumundadır. Başa geldiğinde verdiği vaatlerden biri de, ilerde bütün Suriyeliler’in internetten faydalanacağı olmuştur. Çeşitli güvenlik kaygıları nedeniyle Suriye, bu alanda geç kalmış durumdadır. Ülkede şu anda 5,000 internet üyesi ve e-mail sahibi kişi bulunmaktadır ve büyük oranda talep söz konusudur. 1997 yılında uygulanan “pilot projede” internet kullanma izni, Suriye Haber Ajansı, günlük gazete Teşrin ve Suriye Bilgisayar Kurumu gibi devlet kuruluşlarına verilmişti. 1998 yılında uygulamaya konan “geçici proje” ile internet kullanımının işadamları, doktorlar ve mühendisler gibi gruplar arasında kullanımına izin verildi. Şu anda ise, bütün halka açık internet kullanımı sadece Şam’da bulunan iki internet kafe aracılığıyla mümkün bulunmaktadır. Beşar Esad internetin halk tarafından kullanımının savunucularından biridir. Yakın dönemde Suriye’de internet kullananların sayısı büyük oranda artacaktır. Suriye Telekomünikasyon Kurumu ile işbirliği içinde özel bir şirket, tüm ülkeyi kapsayan bir proje çerçevesinde ilk etapta 50,000 kişiye internet kullanımını sağlayacak bir çalışmanın içerisindedirler. [13] Cep telefonu alanında da 2000 yılı başlarında başlatılan çalışmalar sonucunda, ilk mobil telefon sistemi Suriye’de kullanılır hale gelmiştir. Şimdilik bu imkana pilot bölge olarak seçilen Şam ve Halep’te yaşayanlar sahiptir, ancak beş yıl içinde cep telefonu kullanıcılarının sayısının bir milyonun üzerine çıkarılması hedeflenmektedir. [14]
Sonuç
Beşar için Batılı çevrelerde ve ülkesinde kullanılan “İnternet çağının lideri” gibi ifadelere karşın Suriye uzmanı Schenker, “Beşar’ın, Suriye’nin her yanına internet, cep telefonu, bilgisayar gibi yenilikler götürmesi ve açık topluma yönelmesi durumunda, azınlığın dikta rejimi olarak adlandırdığı Suriye rejimi içindeki elit yönetici sınıfın, yeniden yapılanma girişimlerine ve dolayısıyla rejimin intiharına izin vermeyeceğini” belirtmektedir. Dolayısıyla her ne kadar yukarıda saydığımız şekilde modernleşme ve ekonominin düzeltilmesi yönünde çalışmalar yapılmış ve somut adımlar atılmış olsa da; kendi iktidarının da temel dayanağını oluşturan muhafazakar güç odaklarının bu tür girişimlere direnç göstermesi beklenmelidir. İktidar, Gorbaçov döneminde Sovyetler’de yaşanan ve rejimin yıkılışıyla sonuçlanan açılım politikası sürecinin bir benzerinin de Suriye’de yaşanacağını düşünmekte; dolayısıyla, bu sürece karşı ihtiyatlı yaklaşmaktadır.
* ASAM Orta Doğu Araştırmaları Masası
[1] Eyal Zisser, “Can Bashar al-Assad Hold On In Syria”, The Washington Institute For Near East Policy, Policy Watch No:470, 12 Haziran 2000, s. 1
[2] Ali Duba’nın görevinden alınışıyla ilgili olarak ayrıntılı bilgi için bkz: “Syria Replaces Veteran Military Intelligence Chief”, Middle East Intelligence Bulletin: http://www.meib.org/articles/0002_me5.htm, Cilt 2 (2), Şubat 2000.
[3] Ramazan Kılınç, ‘Suriye’de Değişim İmkanı’, Stratejik Analiz, Cilt1 (3), s. 12
[4] ‘Bashar’s Challenges: The Establisment and its Discontents’, Middle East Intelligence Bulletin, Cilt 12 (12), 16 Haziran 2000, s. 1
[5] Rıfat Esad hakkında daha ayrıntılı bilgi için bkz: ‘Dossier:Rıfat Assad’, Middle East Intelligence Bulletin: http://www.meib.org/articles/0006_sd.htm, Vol:2 No:5, 1 Haziran 2000.
[6] Abdülhalim Haddam hakkında daha ayrıntılı bilgi için bkz: “Dossier: Abdül Halim Khaddam”, Middle East Intelligence Bulletin: http://www.meib.org/articles/0002_med.htm, Cilt 2 (5), Şubat 2000.
[7] ‘Bashar’s Dilemma’, Stratfor’s Global Intelligence Update: http://www.stratfor.com/MEAF/commentary/0010050020.htm, 5 Ekim 2000.
[8] ‘Syria Expects Foreign Banks in Free Zone to Spur Growth’, Middle East Times: http://www.metimes.com/2K/issue2000-33/bus/syria_expects_foreign.htm, 18 Ağustos 2000
[9] Reuters, 26 Ağustos 2000.
[10] ‘Syrian Expert and the İncrease of Wages and Salaries’, Arabic News: http://www.arabicnews.com/ansub/Daily/Day/000831/2000083102.html, 31 Ağustos 2000.
[11] ‘Bashar’s Dilemma’, Stratfor’s Global Intelligence Update: http://www.stratfor.com/MEAF/commentary/0010050020.htm, 5 Ekim 2000.
[12] Pat Lancaster, ‘Syria Looks Forward’, The Middle East, Sayı:301, Ağustos 2000, s. 6
[13] Alan George, ‘Syrian Surfers Take to the Net’, The Middle East, Sayı: 305, Ekim 2000, ss. 31-32
[14] Alan George, ‘Syria’s First GSM Systems Near Completion’, The Middle East, Sayı:298, Şubat 2000, ss. 29-30.
Friday, December 01, 2000
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment