Sunday, February 20, 2011

Hizbullah’tan İsrail’e “Imad Mugniyeh” Tehdidi ve Türkiye

Hizbullah’ın üst düzey askeri komutanlarından Imad Mugniyeh 12 Şubat 2008 tarihinde Şam’ın Kafr Suza semtinde gerçekeleşen bir saldırı sonucunda hayatını kaybetmişti. Hizbullah ve İran suikastın sorumlusu olarak İsrail’i suçlamıştı. İsrail tarafı ise dönemin Başbakanı Ehud Olmert aracılığı ile suikastla hiçbir ilgilerinin olmadığını ifade etmişti. Eylem Hizbullah tarafında büyük tepkiye neden olmuş ve suikasttan hemen sonra Hizbullah lideri Hasan Nasrallah yaptığı konuşmada İsrail’e kesinlikle karşılık verileceği tehdidinde bulunmuştu. Örgütün daha önce de bu tarz intikam eylemlerine girişmiş olması ve dünya çapında eylem düzenleyebilme kapasitesi nedeniyle Mugniyeh’in ölüm yıldönümlerinde İsrail güvenlik birimleri alarma geçmektedir. Bu sene alınan güvenlik önlemleri nedeniyle İsrail’in bazı ülkelerdeki diplomatik temsilcilikleri faaliyetlerine geçici olarak ara vermiş ve İsrail vatandaşları bazı ülkeleri ziyaret etmemeleri yönünde uyarılmıştır.

İsrail Dışişleri Bakanlığı geçen hafta içinde Mugniyeh’in ölüm yıldönümü nedeniyle yabancı elçiliklerine yönelik pek çok tehdit measajı aldıklarını açıklamıştı. Alınan tedbirler kapsamında İsrail’in Ankara’daki Büyükelçiliği ve İstanbul’daki Başkonsolosluğu da geçici olarak kapatıldı. İsrail ayrıca Gürcistan büyükelçiliğini de geçici olarak kapattığını açıkladı. Bunun yanı sıra bazı ülkeler “İsrailliler için tehlikeli” olarak sınıflandırıldı. İsrail Terörle Mücadele Bürosu; vatandaşlarını Mısır, Türkiye, Azerbaycan, Gürcistan, Ermenistan, Fildişi Sahilleri, Moritanya ve Venezuela’ya yapacakları seyahatlerin riskli olabileceği konusunda uyardı. İsrail Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Yossi Levi “İsrail hedeflerine yönelik açık tehdit söz konusu” diyerek İsrail’in tehdit algısının ne denli yüksek olduğunu gösterdi.

Yaklaşık üç sene önce Suriye’nin başkenti Şam’ın Kafr Suza semtinde arabasına konan bombanın patlaması sonucu hayatını kaybeden Mugniyeh Hizbullah’ın güvenlik biriminin başı ve aynı zamanda üst düzey istihbarat yetkililerinden biriydi. Mugniyeh daha önce İsrail ve ABD’ye yönelik olarak düzenlenmiş bazı eylemlerin sorumlusu olduğu iddia ediliyordu. 1983 yılında ABD’nin Lübnan Büyükelçiliği ve 1992 yılında Arjantin’de İsrail büyükelçiliğine yapılan saldırılar bu iddialar arasında yer alıyordu.

İsrail reddetse de İran ve Hizbullah saldırının arkasında Mossad olduğuna inanıyordu. İsrail istihbaratının daha önceki yıllarda El Fetih ve HAMAS yetkililerine karşı üçüncü ülkelerde bu tarz birçok suikast gerçekleştirmiş olması şüpheleri kuvvetlendiriyordu. İsrail’in bu tarz eylem yapma geleneği gibi Hizbullah’ın da kendisine yönelik eylemlere karşı intikam saldırıları düzenlediği bilinmekteydi. Hizbullah lideri Hasan Nasrallah, Mugniyeh’in ölümünün ardından yaptığı konuşmada “İsrail’e savaş ilan etmişti.” Nasrallah, “İsrail’in çizgiyi aştığını, Mugniyeh suikastının bedelini ödeyeceğini ve karşılığın ne zaman ve nerede gerçekleşeceğini kimsenin bilmeyeceğini” ifade etmişti. Esasen ilk beklenti Hizbullah’ın suikastan sonra 40 gün içinde karşılık vermesi idi. Ancak bu gerçekleşmemişti. Aradan üç yıl geçmiş olmasına rağmen Mugniyeh’in öldürülmesinden duyulan kızgınlık ve karşılık verme iradesi halen güçlü gözükmektedir. Ayrıca halen bir karşı saldırı düzenleme çabası Mugniyeh’in örgüt için ne denli önemli olduğunu göstermektedir.

Daha önceki tecrübeler ve Hizbullah’ın “intikam” söylemi bir karşılık beklentisi doğurmaktadır. Bunun farkında olan İsrail güvenlik birimleri özellikle Mugniyeh’in ölüm yıldönümlerinde alarm durumuna geçmektedir. Hizbullah suikastı canlı tutmakta ve karşılığın verileceği konusundaki tehditlerini tekrarlamaktadır. Örneğin Hizbullah lideri Hasan Nasrallah Mugniyeh’in ölümünden yaklaşık bir yıl sonra gerçekleştirdiği bir basın açıklamasında “İsrailliler intikamımızı düşünerek korku içinde yaşıyor” ve “suikasta karşılık verme kararımız halen geçerli. Yerine ve zamanına biz karar vereceğiz” açıklamasında bulunmuştu. İsrail Başbakanlığı’na bağlı Terörle Mücadele Ofisi’nden Elkana Harnof “elimizdeki bilgilere göre örgüt Mugniyeh’in ölüm yıldönümlerine yakın bir tarihte büyük bir eylem planlamakatadır” şeklinde bir açıklama yapmıştı. Bu saldırının doğrudan İsrail ya da dünya çapındaki Yahudi hedeflerine yönelik olabilieceği belirtilmişti. Suikastın birinci yıldönümünde Azerbaycan ya da Hollanda’daki İsrail temsilciliklerine saldırılar olabileceği ifade edilmiş, hatta örgüt Mugniyeh suikastının sorumlusu olarak gördüğü İsrailli yetkililer için “intikam kart destesi” bile hazırlamıştı. Buna göre suikastın sorumluları olarak sırasıyla Mossad Başkanı Meir Dagan, Genelkurmay Başkanı Gabi Aşkenazi, İsrail ordusu İstihbarat Başkanı Amos Yadlin, eski Başbakan Ehud Olmert ve eski Genelkurmay Başkanı Dan Halutz gösteriliyordu. Daha önce Kuveyt basınında çıkan bir haberde de Hizbullah’ın üst düzey bir İsrailli yetkiliyi öldürmeye son derece yaklaştığı bilgisi yer almıştı. Ancak Gazze’ye giden feribota yönelik saldırının o dönemde gerçekleşmesi nedeniyle bu eylemin ertelendiği belirtiliyordu.

“İntikam” beklentisine karşılık Hizbullah’ın halen karşılık vermemiş olmasının arkasındaki temel neden 2006 yılındaki İsrail-Lübnan Savaşı tecrübesidir. Hizbullah’ın 2006 yılında iki İsrail askerini kaçırmasının ardından İsrail son derece sert karşılık vermiş ve 33 gün süren İsrail-Lübnan Savaşı yaşanmıştı. Hizbullah, intikam amacıyla üst düzey İsrailli bir yetkiliye düzenlenecek suikastın yine orantısız bir İsrail tepkisine neden olmasından çekiniyor olabilir. Zira İsrail bu savaşta sadece örgütü değil neredeyse tüm Lübnan’ı sorumlu tutmuştu. Hizbullah savaştan her ne kadar psikolojik bir zaferle ayrılmış olsa da askeri altyapısı ciddi zarar görmüştü. Bunun da ötesinde ülkeyi savaşa sürüklediği için Lübnan’daki diğer grupların eleştirisine maruz kalmıştı. Hem İsrail’in kendisine yönelik muhtemel sert tepkisi hem de içerde doğacak baskıdan çekindiği için şimdilik böyle bir eylem için zamanlamanın uygun olmadığını düşünebilir.

Ancak buna rağmen suikast Hizbullah tarafından canlı tutularak İsrail tarafı bir güvensizlik ortamına sokulmaya çalışılmaktadır. Bu yıl için Türkiye dahil bazı diplomatik temsilciliklerin geçici olarak kapatılması, bazı ülkelerin ziyaret edilmemesi yönündeki uyarılar yaşanan tedirginliğin açık göstergesidir. Diplomatik temsilciliklerin faaliyetlerine ara verilen ve ziyaret edilmesi tehlikeli bulunan ülkeler listesi (Mısır, Türkiye, Azerbaycan, Gürcistan, Ermenistan, Fildişi Sahilleri, Moritanya ve Venezuela) İsrail düşmanlığının taban bulduğu, ilişkilerinin sorunlu olduğu ya da İran ile Hizbullah’ın eylem düzenleme kapasitasine sahip olduğunu düşündüğü ülkeleri göstermesi açısından önemlidir. Bu ülkeler arasında Türkiye’nin olması ilişkilerin geldiği seviyeyi göstermektedir. İsrail’de, Türkiye’nin artık ziyaret edilmesi tehlikeli bir ülke olduğu algısının güçlendiği görülmektedir. Bir diğer önemli nokta, İsrail’in terör değerlendirmelerinde Hizbullah’ın eylem düzenleyebilme kapasitesine sahip olduğunu düşündüğü ülkeler arasında Türkiye de bulunmaktadır. İsrail Dışişleri Bakanlığı’nın aldığı önlemler, İsrail’in terör değerlendirmeleri ve güvenlik algılamalarında Türkiye’nin nereye oturduğunu göstermesi açısından önemlidir.